İzleyiciler

3 Ekim 2016 Pazartesi

Konuşurken Kendi Kendimle



Bir pay ayırmak lazım her insana, tutup geçmişi paldır küldür koymamak lazım kimsenin önüne. Çünkü kimse bir başkasının geçmişinden sorumlu değil. Çok sorumluluk yüklemek istersek birine, evvela bir ayna almalı, kendimize bakmalıyız her şeyden önce.
Eleştirmek bir sanattır, ama yargılamak, ama kınamak insan olduğunu unutmaktır.  Kendini görmeyen başkasını nasıl görebilir? Kendini bilmeyen başkasında ne görebilir?
Acımasızız…
Evet, kabul etmeliyiz, etmeliyim.
Hiç ölmeyecek gibi yaşadığımızı, kızdığımız bir şeyi yarın yapma ihtimalimizi göz önüne koyup, kınadığımız şeyin aslında geleceğimizi yazan kalemin mürekkebi olduğunu kabul etmemiz lazım, etmem lazım…
İnsan…
İki hakikatin mazharı: ünsiyet ve beşeriyet.
Bütün ilahi lütufları kucaklamasıyla ünsiyet libasını giyinen insan, diğer yandan bütün hayvani dürtülere de sahip bir beşer. Bu yüzdendir her şeyi birbirine karıştırmamız, bu yüzdendir her şeyi en uçlarda yaşamamız. Bu yüzdendir hatalarımız, günahlarımız, ibadet ve sevaplarımız.
Çok şey beklememek lazım aslında kimseden, bir miktar kendimizden vermekten de kaçınmamak gerek tabi. Burası bir Pazar Meydanı değil, aldığının ücretini ödemiyorsun, burası geçiş yurdu. Kaldığın kadar, yandığın kadar bazen sandığın kadar nefes aldığın gurbet diyarı.
Buranın azığı benzemiyor hiçbir yerdekine, mesela;  gönül vermen gerek,  gönül almak için. Değerli şeyler değerliler içindir çünkü. Kimse bataklıktan gül toplamaz örneğin…
Bu yüzden çok yüklenmemeli kimseye. Nedir bu güvensizlik? Nedir bu yalanlar, neden bu gereksiz samimiyetsiz muhabbetler. Gerek var mı sahiden? Kimi kandırıyoruz mesela? Ölüm var diyorum kendime, ölümün olduğu bir toprakta neden baki hesaplar peşindesin diyorum sonra? Niye kırgınlık olsun ki mesela? Affetmek zor mu? Yahut birine inanmak?
Başlangıcı ‘ben’im biliyorum, hani şu acaba ile başlayan cümleler var ya şüphe içerenler. İlk onarla başladı bu güvensizlikler. Sonra sadakatsizlikler peşinden geldi. Sonra bir çorap söküğü gibi her biri pey der pey birbiri ardına geldi.
Ama hayır, belki tek başına bir başkaldırış bu, isteyen istediğini düşünebilir hakkımda, ben yine de güveneceğim insana.


2 yorum:

  1. Her şey insan için demişti biri, iyiye ve kötüye dair ne varsa hepsi insan için.
    Sonra bir başkası; insan sınanmadığı günahın masumu değildir demişti.
    Bir diğeri de; evinin duvarları camdan ise bir başkasının penceresine taş atma demişti.

    herkes bu kadar şikayetçiyse, şikayet edilenler kim?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Herkes bu kadar şikayetçi mi? Bu gerçekten bir şikayet mi? Bilmem.. Ne kadarsa payımıza düşen, o kadarını alıp gidelim..

      Sil