İzleyiciler

30 Kasım 2020 Pazartesi

3:16


Az evvel uzun uzun baktım kirpiklerine.. 

Gecenin bu vaktinde beni aldı götürdü baktığın yerlere.

Açtım İbrahim Sadri'den bir şiir baktım sen. 

Baktım kabzolmuş şiirlerin içinde gülüşün.

Tüm dünya sen misin be insan?

Sonra kapattım gözlerimi, eğer ölürsem son gördüğüm yüzün olsun istiyorum. 

Ve benim hesabım senden başlar, senden biter biliyorum. 

Ola ki bir soruda takılırsam diye; ders notlarına son kez bakan bir öğrenci edasıyla iyice inceledim yüzünün her bir santimini..

Bu duygu mu?

Duygu değil bu.. 

Karşılamıyor içimdekini anlatmaya.

Sen sanki bana üflenmiş ruh gibisin. 

Vatanım, toprağım gibi..

Doğma sebebim gibi.

Gökyüzü senin suretinde

Ve sanki gözlerin yeryüzüne düştü diye, Allah yeryüzünü secdegâh kılmış gibi.

Hamd olsun Allah biliyor içimdekini, 

Daha kurmadan tüm sözlerimi

Ki Allah'tan geliyor hepsi..

Tıpkı sen gibi..

Hiçbir şeyin üstünde değil ama her şeyin içindesin

Dokunduğun yerlere selam olsun

Ve baktığın gökyüzüne

Çayını yudumladığın çay bardağına..

Selam olsun dilimin ucuna kadar gelip söyleyemediğim tüm vasıflarına

Söylesem dar ağacı hakkımdır biliyorum

Uykularım iyice kaçtı gözümden

Hayalin bir an çekilip gitmiyor gözümün önünden

Ve ben onu bırakıp uyuyamıyorum

Ve rüyalarım galip geldiğinde

Uykularım bitmesin diye yalvarıyorum..

Neye yarar okuduğum satırlarda sen yoksan bir kütüphane kitabımın olması?

Besmeleye senden başlamıcaksam ne hayır verir yaptığım iş bana?

Aşk değil bu şehadet ederim

Bu baştan ayağa sensin..

20 Kasım 2020 Cuma

İyi Mi Geceler?


Hani şimdi gecenin bir vakti ya.

Herkes kelimelerden el çekmiş, mışıl mışıl uyurken.. 

Sanki tüm sözlerin sesleri ilahm olur gibi dillere..

Müzik de nereden çıktı öyle pat diye? Bu neyin hayaleti? Bu gecelerin derdi ne böyle?

Niye bildiğim ama hatırlayamadığım şeyleri çağrıştırıyor dinlediğim her melodi?

Uyumamanın da bir anlamı olmalı oysa. 

Bir amacı belki de.. 

Kelimeler dinlenmeli Sema sus, gece gece nereden çıktı bu konuşma arzusu?

Kapat gözlerini hadi kızım, nasılsa yarın hep olur..

Nasılsa güneş hep doğar hadi kapat gözlerini..

Duyma, dinleme Sema boş ver evladım hatırlama..

Anlatma, dillendirme..

Anlattın da ne oldu? Kim verebilir ki sana sen istemezsen içini serinleten o suyu?

Su demişken..

Su demişken..

Bir bardak su insanı yakmaya yeter.. nasıl mı? 

Yüklediğin anlam değil, bu kaderin yazısı gibi..

Evet, diyorum o bir bardak su ne de çokmuş..

Oldum olası, küçüklüğümden bu yana suya hep hürmet etmişimdir. Mevsiminden önce düşen yapraklar için üzülmüş, ağaçlara insanlardan çok sarılmışımdır.

Bir tüy görsem göklere sunup, bir kuşun uçmaktan vaz geçmemiş olmasını dilemişimdir..

Son baharda hiç yapraklara basmadım ben.. 

Toprağa saygı duymuşumdur.

Ateşten büyülenmişimdir..

Sanırım elementleri seviyorum..

Ama su başka.. çok susasam dahi birinden bir bardak su istemek benim için hep külfettir..

Ağır gelmiştir.. 

Utanmışımdır..

Bazen çaktırmasam da..

Ve düşmanım dahi olsa bir bardak su isteyene o suyu vermekten hiç gocunmam..

Su başka işte.

Yağmur da çok güzel..

Hele yağmur damlaları.. 

Her neyse işte birinin susamasını hissetmek der bu yazıyı burada bitiririm..

Çünkü gece ağır gelmeye başladı.. kulağımda da Sabahat Akkiraz 'ah Aşk' dedikçe gönlüm titriyor..

En iyisi susmak..

İyi geceler..

16 Kasım 2020 Pazartesi

İnsan Vaz geçmeye Bir Yerden Başlamalı..

İnsan vaz geçmeye bir yerden başlamalı, 

Mesela, ben direnmekten vaz geçerek başladım.

Cumartesi günü başladım..

Her şey için geçerli değil tabi..

Ama çok şükür bir şeye başlama kabiliyetimi kaybetmemişim..

Çok sevdiğim bir söz var, diyor ki; 'İşine yaramayan şeyi hanende, kalbine yaramayan şeyi aklında tutma; ağırlık yapar..'

Öyle güzel bir söz ki, yumuşatıyor kalbimi..

Değerli olduğumu hissettiriyor..

Evet, bir söz tam olarak birçok şey yapabiliyor..

Ben de öyle yaptım işte, önce eşyalarımı azalttım işime yaramayanları, bir poşete koydum ve attım.

Sonra da kalbimdekilere geldi sıra, vaz geçmeye başladım..

Kendimce verdiğim mühletler, bekleyişler vs sona erdi. 

Ve bir şeye başlamak lazımdı.

Zor biliyorum ama olsun, bir yerden sonra buna da alışırım..

Hem beklemek, vaz geçmekten zor.. 

En iyisi biraz Poyrazcım Karayel izleyeyim.. o dizinin bitmesi de çok saçmaydı.

Neyse iyi geceler..

11 Kasım 2020 Çarşamba

Rüya Ertesi..

 




Bir rüya gördüm, tam net hatırlamıyorum. Ama uyandığımdan bu yana belli belirsiz görüntüler gözümün önüne geliyor.

Yormadım, genelde yormam da zaten.

Ve her şeyi iyi hatırlasam da rüyalarımı unutmakla meşhurumdur.

Bilahare konudan uzaklaşmamak lazım. Rüyamda bir imtihana tabi tutuldum. Ama sanki bunu önceden biliyordum.

Çöl desem değil, şehir desem değil garip bir yerde büyükçe bir hendek vardı. İçerisinde bir grup insan. Kötü niyetli olduklarını düşünmedim ama çok dostane de görünmüyorlardı.

Rüyamda bir kabullenme yaşadım.

O insanların ellerinin arasında biri vardı. Onu kurtarmak için önce onu sevdiğimi kabul etmem gerekiyordu.

Bir süre teveccüh etmedim, hendeğin içinde olup biten her şeyi kenardan izledim. O kocaman oyuk o gencecik çocuğun bedeniyle nasıl daralmıştı.

Ben kabul edene kadar birçok kişi o genci kurtarma çabasına girdi. Ama kim bir çaba sunduysa mayası tutmadı.

Bana yalvaran gözlerle bakan bir kadın vardı ve bir de adam.

Çocukla bir yakınlığı mı var diye düşündüm önce. Ama değildi. Kadının tüm tükenmişliği, benim kabul etmediğim hakikatler yüzündendi.

Genci kollarının arasına aldı, ‘ne bekliyorsun Allah aşkına daha ne?’ dedi. Garipsedim, yanımda bir arkadaşım vardı. Bana mı diyor derken, artık zamanı geldiğini anlamıştım.

Yerimden o oyuğun içerisine zıpladım, üstümü başımı çırptım.

‘Neden bu kadar zor Sema? Neden onu sevdiğini kabul etmiyorsun?’ dedi o kadın. Ardından ‘bak yavrum, ne yaşarsan yaşa, ne kadar incinirsen incin, ister kırık dökük ol, ama Aşk sana her zaman iyileşmen için fırsatını verir. Ve o seni seçtikten sonra ben istemiyorum deme hakkın olmaz.’ Diyerek devam etti.

Sendeledim, ne Aşkı bu kim, burası neresi derken, kollarımdan tuttu, ‘şimdi çık buradan ve iki tane eczaneden birine gir ve şu ilacı al’ dedi. Reçeteyi bir adamdan istedi ve az evvel göz göze geldiğim adam buruşturulmuş bir kâğıdı elime verdi.

‘Niye yapayım?’ Dedim.

Derken, çıktım hendeğin içerisinden. Hayır, âşık olduğum kimse bir kere görmedim. Ama garip bir şekilde kabul ettim.

2 tane eczaneyi bulmak ise hiç kolay değildi. Çölde serap görenler gibi, sürekli girdiğim dükkânlar başka bir şey olarak karşıma çıkıyordu.

Beni oyalamak isteyenler de oldu.

İlacı buldum tabi.

Evet, döndüğümde ve ilacı verdiğimde gördüğüm kişiyi tanıyordum. Ama ilacı oradakilere verip hendeğin kenarında oturduğum yerde oturmak için döndüm.

Arkadaşım sandviç yapmıştı onu uzattı.

Çocuk iyileşmişti.

Ve tüm sağlıklı olduğu zaman gördüğü tüm ilgiyle yine karşı karşıyaydı.

Sandviçi elime aldığımda ise sabah olmuş, güneş doğmuştu.

Gözlerimi açtım..

Ve sabahtan beri bugünü Cuma zannediyorum..

Meğer rüyamı hatırlıyormuşum. Yazınca fark ettim..

Teşekkürler.   

9 Kasım 2020 Pazartesi

Aşk'tan yana..

 


Allah’ım, Aşk’tan yana ateşimizi bol et.

Yaksın gönüllerimizi, üzerimize öyle ateşler dökülsün ki küllerimizden doğmayı öğrenebilelim..

Allah’ım, Sevgili’nin nazarını üzerimizde daim kıl ve hasretine beka libası giydir.

Gözyaşlarımızın izi iyilik nedir görmesin..

Allah’ım Aşk’tan yana nasibimizi azaltma.

Sevgili’nin toprağına secde etmeyi, onun sesiyle ihrama bürünmeyi, sükutuyla kıyama durmayı nasip et..

Hatırasının kokusunu kadehlerimizden eksik etme.. Ki o kokunun sarhoşluğundan ayılmak nedir bilmeyelim.

Binlerce defan kırılan kalbimizdeki harabemizi imar etme Rabb’im..

Kırgınlıklarımıza hürmet edebilmeyi bizlere öğret.

Yıkıntıları saray sütunlarına değişmeyecek bir basiretle yürüt bizi gönül harabelerimizde.

Ama hepsiyle beraber Yar’in vuslatını erteleme Rabb’im..

Gamzesinden doğan güneşi, kirpiklerindeki Ay’ı.. eksik etme..

Ama hasretini çoğalt..

Bizleri Sevgili’nin aynadaki sureti

Bizleri Sevgili’nin gölgesi

Bizleri Sevgili’nin Mecnun’u eyle..

Ki San’a benzeyelim..

5 Kasım 2020 Perşembe

İtiraf Değildir..

 


Hiç kimseye ve hatta hiçbir şeye benzemeyen ama hep bir yerden tanıdık olan kişi bizim neyimiz olur?

Affedin daldığım oluyorsa eğer..

Hangi köşe başı,

Yahut biri var mı; bu sorunun cevabı bana gizli, ona ayan olsun?

Bu yabancı tanıdıkları nereden ısırıyor bu gözlerimiz?

Rüyalar mı?

Sokak lambaları mı?

Aynı toprağa mı düştü tohumumuz?

Aynı hamurda mı mayalandı ekmeğimiz?

Aynı suyun başından mı aktık?

Biri varsa cevabı bilen söylesin..

Söylesin de bu kalbim, elime avcuma sığmayan, sancıyan, çırpınan bu kalbim bir sükunete ersin..

Ne gariptir.. içimde günlerdir milyonlarca kelimeyi biriktiriyorum.. ne gariptir ya Rabb’im konuşmaya gelince lal kesiliyorum.

Aşk diyorum 3 gündür içimden, ama öncesinden biliyorum.. Aşk deyince sızlayan izlerim var, düğümlenip susuyorum..

Bir de boğazımda kabzolan nefesim..

Ama işte bu kadar.

Ahh, bugün ne zor bitti. Oysa yeni bir şeylerden bahsedecektim.

Bir kanadın kalbime nasıl dokunduğundan, kuşları izlerken yere nasıl düştüğümden söz edecektim..

Akşamın bu saatinde..

Hem de bu saatte..

O halde biraz yağmur ve klasiktir bir battaniye..

İyi geceler, geceyi arzulayan herkese..