İzleyiciler

26 Ağustos 2019 Pazartesi

100 leştim.. :D




Korkuyorum..

Zerrelerime yayılan, içimi ürperten bir korku bu. Kaybetme, bulamama gibi değil.

Bir şeyi çok sevme korkusu.

İçini nasıl doldurursam doldurayım. Bu kadar içimi açmak, bu kadar yansımak..

Alışkın olmadığım bir hal bu. Bilinmezlikler.

Bunca derdin arasında, bu korku beni nasıl mutlu ediyor? Ağlarken nasıl güldürüyor? Bu korkuyu neden seviyorum?

Şimdiye kadar hiç üzerine düşünmemiştim, güvensizliğin. Meğer ben çılgınlar gibi güvenmiyormuşum çoğu insana. Herkesten her şeyi bekliyor olmakla, kimseden hiçbir şey beklememeyi birbirine karıştırmışım.

Yani beklentisizliğimi güvensizliğim besliyormuş ne ilginç.

Ve bununla pat diye bugün yüzleştim.

Az önce hatta..

Korkuyorum yine. Her şey artık çok farklı. Çok gerçek.. Birkaç gün sonra 29 yaşıma gireceğim. 

Büyüdüğümü de hissediyorum.

Yorulmak da var.

Ama bu korku beni diri tutuyor gibi. Neden?

29 yaşımın korkularımla alakası yok. Hiçbir şeyin bir şeyle alakası yok aslında.

Bugün kendimle yüzleştim. Güvenli alanımda. Kimse vurmadı beni. Yüzüme vurmadı. Canımı acıtmak istemedi kimse.

Ben kendimle yüzleşirken, kimse menfaatlerini gözetmedi.

İki kişiydik kendimle yüzleşirken. Ben ve o.

Her şey artık çok farklı olacak biliyorum. Şakası yok, gülmüyorum mesela bak.

Kendime iyi bir bağlama kursu bulmalıyım. Kansere falan iyi geliyormuş. Elhamdülillah kanser değilim. Ama bilmiyorum. Bir şeyler değişecekse bir enstrüman çalmalıyım.

Başkalaşım, dönüşüm herkes için gerek.

Derin derin iç çekiyor, yüzeysel düşünüyor, düşüncelerimde derinlere inmiyorum.
Sen güzel bir yüzleşme, iyi bir korkusun.

Çocukluğuma yazacağım güzel bir mektupsun. Çocukluğumda da olmalısın çünkü.
Ve bir isim vermeliyim sana..

Adın saklı kalmalı.

Herkes bir şarkı seçsin şimdi kendine..

Not: başlıkla yazı birbirinden alakasızdır. Hiçbir organik bağları yoktur.

22 Ağustos 2019 Perşembe

Bir Gün Seni Yazacağım..



Seni yazacağım bir gün.

Bir gözün bu kadar anlamı nasıl taşıdığını karalayacağım beyaz bir kâğıdın üzerine. Ve değmeden her hangi bir göz gözlerine, o satırlara değen herkesin içi ısınacak..

Gülüşünün gölgeliğinde dinlenen herkes, dudaklarından dökülen harflerin serinliğinde huzur bulacak.
Bir gün yazacağım seni.

Hiç dokunmadan kalbinle nasıl sarıldığını..

Sesini hiç duymadan bütün dilleri bildiğini.

Evrenselliğini..

Sonra biraz ketumluğunu yazacağım, bir sırra sadakatini.

Şefkatini..

Yutkundum şimdi ve gözlerim doldu. Çünkü biliyorum, acımasızlığın, önyargının, nefretin, kinin olduğu bu coğrafyalarda.. Ne çok ihtiyaç var sendeki bu merhamete..

Ve yine aynı merhamete iliklerine kadar ihtiyaç duymak.

Ve ‘ihtiyacım var merhametine’ diye bağıramadığı için kimsenin, şefkatine sığınmanın ne demek olduğunu bilme nimeti..

Bir gün yazacağım işte hepsini.

Seninle geçirilen bir anın ömürden sayılmadığı, saatlerin en hızlı ilerlediği, zamanın nasıl güzel geçtiğini yazacağım bir gün..

Okuyan herkes sana sırılsıklam âşık olduğumu düşündükleri bir yazı yazacağım. :)  Ama bunun aşk olmadığını senden başka kimsenin anlamayacağı bir yazı işte..

Bir gün tüm kalemlerimi önüme toplayıp, en sevdiğim kâğıtların üzerine, adına kıyıp yazamadığım, ama her okuduğumda sana sarıldığım bir yazı yazacağım.

İnsaf et, bu kadar güzel olma.

Bütün defterlerime seninle ilgili bir satır düşeceğim. Ben defterleri çok severim ve birçok defterim vardır. Ama hepsine seni bir kere yazacağım..

İnsaf et, bu kadar güzel olma..

Bahsetmeyeceğim güzelliğinden. Ama yeşili, maviyi, suyu, güneşi, denizi ne bileyim bir çiçeğin ihtişamını falan..

Böyle güzel olunmaz.. :)

Bir gün yazınca seni, sen bile bilmeyeceksin belki. Ama keşke herkesin ömrüne değsen bir kere dahi olsa.

Güzelliğin bulaşsa..

İnsaf et, bu kadar güzel olma :)

Seni seviyorum.. :) 



15 Ağustos 2019 Perşembe

Sonunda Bunu Yazdım..



Kuş öldü ve kanatlarından şiir yazılmadı. Kuşun gidişinden kimseye bir pay ayrılmadı. Kuşun ölümünden sonra cenaze namazı kılınmadı ve kanatları da kimseye miras kalmadı.

Ama kuş öldü.

Sonra saksıdaki çiçek bir bir döktü yapraklarını. Toprağı kurudu, çatladı. Saksısı kırıldı çiçeğin. Ve çiçek kurudu. Çiçekler de soldu. Kimseye bir anı bırakmadı yaprakları. Okunmak için satırları kalmadı yaprakların.

Çiçekler soldu..

Sonra mürekkebi kurudu kalemlerin. Alın yazıları silindi. Kağıtların hepsi uçtu. Mürekkeplerin hepsi kurudu. Kalemler kalemlikleri terk etti. Hepsinin görevine burada son verildi. İmzalar atılmadan kurudu mürekkepleri.

Gölgelerim beni terk etti.

Güneş bugün kalbimdeki topraklarına tersten doğdu. Bu bir kıyamet alametiydi. Kıyamet koparken güneş doğudan değil batıdan doğacaktı. İşte bu da onun gibiydi.

Notaları düştü şarkıların. Paldır küldür. Sol anahtarı kırıldı. Hiçbir kapıyı açmaz oldu.

Şiirlerin mısraları hükümsüzlük giydi. Bu dava da düştü. Şiirlere müebbet verildi.

Ve ben senden vazgeçtim..


6 Ağustos 2019 Salı

Başlık Yok..




Bir gün sana yazacak hiçbir şey bulamayacağım. Ve o gün belki yarın belki yarından da yakın..

Ve inan zerre suçu olmayacak hiç kimsenin.

Kimsenin omuzlarında bir yük olmayacak, herkes özgür kalacak kelimelerden.

Ne bir ah ne bir damla gözyaşı..

Ama eminim bir gün, bütün bu iç hesaplaşmalarım bittiği gün mesela, sana yazacak tek kelime bulamayacağım. Tek kelimem kalmayacak senin adına içimde.

İnsanlardan kaçmak istiyorum. Kaçmanın kurtuluş olmadığını bile bile üstelik. Ama kaçmak istiyorum. Çünkü bir hayli rahatsız edenlerine tanıklık ediyorum.

Ama güzel şeyler de var hayatta. Mesela sana yazacak bir şey bulamayışımın üzerinden çok geçmeden yeni bir hikâye derleyeceğim. Belki 30 umda belki 29 umda..

O kadar yakın düşün..

Yeni bir masal sabahında, bulutların ardından gülümserken güneş, tüm neşemi giyinerek uyanacağım sabahlara.

Evet, seni yazarken yapamıyorum bunu. Hem gözlerim de şiş zaten.

İşin aslı hiçbir şey senin yüzünden de değil. Ama istemiyorum artık. Kalbimde atmanı istemiyorum.
Olur olmadık yerlerde heyecanlanmayı, nabzımın yükselmesini, sesimin ve hatta göz kapaklarımın titremesini istemiyorum.

Bir şarkıda aklıma gelmeni, sonra başka bir şarkıda yine ve derken tüm müzik listemde bir anı bırakmanı istemiyorum.

Ama inan buna, bir gün bunların hepsi bitecek. Ve o gün tek kelimem kalmayacak..

Bazı yazılar okunmasın diye yazılır, bu da öyle. Bu yüzden bir başlığı olmayacak..