İzleyiciler

13 Nisan 2017 Perşembe

İtiraf....


Turkuaz mavisiydi gök. Güneş çoktan batmıştı ama maviydi işte gök, kızıl olması gerekmez miydi oysa?  Ama gördüm maviydi…
Yalnızdım, hava hafif serin ama bahar işte, yaza doğru gittiğimiz ne çok belli. Bugünlerde bir hallerdeyim bende. Ya kırılacak bir parçam olmayacak kadar kırgınım ya da umursamaz biri oldum. Bilmiyorum.
İçimle içimden kendi kendime hayaller kuruyorum. Ama öyle gözlerim uzaklara dalarak değil, mesela yeni fark ettim ben bir tek uyuyacağım zaman hayallere dalıyorum. Kendime masallar okuyorum yani. Bir gün gerçekleşmesi için değil, sadece kendimi uyutmak için.
Turkuaz mavisinde geldiğim yere bak: hayaller…
Bazen bence herkese oluyordur. Böyle bir sızı hali, anlatayım mı anlatmalı mıyım bilmiyorum. İçimde dağlar kadar söz var ama nedense konuşmak istememe arzusu ile birlikte.
Yorgunluktan mı ki?
Yalnızım…
Evet, genelde hep öyle olmuştur zaten. Bazen hakkımda bir şeyler geliyor kulağıma, bazen sanki dünya oturuyor omuzlarıma, bazen anlamsız sıkıntılar boğuyor beni. Önce sağıma, sonra soluma, sonra önüme ve ardından arkama bakıyorum diyorum “işte yine başlıyoruz”  
Bu şekilde ölüp gideceğim bu dünyadan. İçimdekilerle gömecekler beni bir gün. Ne olacak sonra bilmiyorum. Aslında çok merak ediyorum öldükten sonra ne oluyor? Yoo kabir de değil, oraya neyle gidersem onu göreceğim ama dünya ne olacak?
Biliyorum ben ölünce dünya ölmeyecek. O halde neden bu kadar omuzlarımda taşıyorum ben dünya hamalı mıyım?
Yorgunum aslında, içimde yorgunum. Susup durduklarım ve konuştuklarımın yorgunum. Ve işte yıllarımın itirafı: Çok Kırgınım…
Ne fark ediyor ki bir silah ya da bir sözle insanı vurmak?
Ne ilginç…
Tek bir insanın sözü sizi bütün âleme kapatabiliyor. Tek bir sözle herkese küstürebiliyor. Ne sözmüş mübarek sanki bir bıçak canımı kesiyor.
Görüyorsun değil mi turkuaz mavisi, senden başlayıp buralara kadar geldim. İşte böyle oluyor hep. Nereden nasıl başladığımı bilmeden yola çıkıyor sonra öyle böyle yol alıyorum.
Doğru yanlış…
O değil de, içimde bir şey var sanki bütün Sezen Aksu şarkıları genzime dolmuş, sanki nefes almamı engelliyorlar gibi. Bir de burnumda ince bir sızı, onun ismi de; dokunsan ağlarım.
Şu göz yaşını da hiç anlamış değilim…

Neyse…