İzleyiciler

26 Ocak 2018 Cuma

Kimse Üstüne Alınmasın



Anlamsız bir sinir var üzerimde. İçimde birikmiş cümleler. Bana sıkıntı oluyor bu sinir biliyorum. Yazmak için bir sebep aramıyorum aslında, ama bazen çok sinirliyken bir şiir yazdığım oluyor ne edeyim?
Neyse konumuz bu değil ve aslında sinirim de sebepsiz değil. Kimse benim gibi düşünmek zorunda da değil biliyorum. Çünkü ben de kimsenin düşüncesini kendi düşüncem diye sırf biri söyledi diye kabul etmiyorum.
İşte sinirlendiğim noktalardan biri bu; herkes her şeyi kendine göre algılayıp kendine göre yorumluyor. Örneğin; yazdığım her şeyi kendi üzerine alınan bazı insanlar var. Onlara “Yahu mübarek aklından mı gönlünden mi zorun var? Kendini çok önemseme” diyesim geliyor. Sonra da “Boş ver Sema, üç günlük dünya için kimsenin kalbini kırmaya değmez” diyorum.
Sonra şey var, dünyanın kendi etrafında döndüğünü sananlar. Onlar da kendilerini çok önemseyenlerden. Onlar da sinirlerimi bozuyor.
Sürekli hasta olan bir gurup insan var, insanın enerjisini sömürüyorlar.
Sonra aşık olup kendini sosyal hayatından soyutlayanlar, onları zaten Allah bildiği gibi yapsın.
7 gün 24 saat sevdikleri insanları anlatanlara da sinir oluyorum. Bunlar bence dünyanın kendi etrafında döndüklerini düşünenlere çok yakın ama ince bir çizgiyle ayrılanlardanlar.
Bir yıl boyunca aramayıp, işi düştüğünde aradığında otomatik vefalı olanlar var. Onlar da sinirimi bozuyorlar. İçimden “ arkadaşım işin düştüğü için vefalı olmuyorsun” demek geçiyor ama yine dünyanın 3 günlük olması durumu beni susturuyor.
Sonra melankolik insanlar da sinir bozucu. Öyle bir melankoli ki, onları gördüğüm yerde kendimi ıssız bir adaya atasım geliyor.
Sonra bir takım belalara sürekli olarak duçar olanlar var. Onlar belayı kendi ağızıyla çağırıp sonra bunalıma giriyorlar. Sonra da “vay efendim ben niye öldüm?” Ölürsün tabi, negatif. Bu gurupta dünyanın kendi etrafında döndüğünü zannedenlerle aynı saftalar.
Birikiyor arkadaşım, hepsi insanın içinde birikiyor. Sonra hoş sohbet güzel gönüllü bir dost çıkıyor diyor “Sema, dünya için değmez, sözünü yumuşat, boş ver” ve söylemek istediğin her şey bir bir diziliyor sonra boğazına.
İşin yoksa git kum torbası döv.
2 yıl önce kim bana bir gün kickboks yapacaksın deseydi, saçmalama derdim. Ama şimdi resmen içimdeki tüm siniri orada şekli belli olmayan kırmızı siyah kum torbasını döverken atıyorum.
Niye çünkü sinirleniyorum. Gıcık oluyorum. Uyuz oluyorum.
Hepimiz aynı dünyada yaşıyoruz ama farklı dünyaların insanlarıyız. Buna kesinlikle inanıyorum. Herkesin sıkıntısı, derdi, acısı, aşkı olabilir. Herkesin her şeyi olabilir. Ama bu şahsa aittir. Canım Allah’ım ne güzel öğretiyor. Herkesin amelini iyi ya da kötü kendi defterine yazsın diye melek görevlendiriyor. Yani her koyun kendi bacağından asılıyor.
Ama biz insanlar her zaman olduğu gibi burada da düzen bozangillerdeniz. “Ben yanıyorsam sen de yan” mantığı var bizde. Biraz hatta çokça bencilce.
İçim gerçekten cümle yığınlarıyla dolu. Konuyu çok iyi biliyorum. Ama anlatamıyorum. Bu kelimelerin yetersizliğinden değil, benim bütün hepsini söyleme arzumdan.
Şimdilik bu kadar.
Bu da kamu spotu: Allah rızası için kişisel temizliğinize özen gösterin. Makyaj yapmak ile bakımlı olmak arasındaki farkı öğrenin.
Beni dinlediğin için teşekkürler sevgili Blogum.
Hoşça kal.