İzleyiciler

12 Eylül 2022 Pazartesi

Bir Aşk'ın Kıyısından Döndüm..

 


Bir şiir dinliyordum az önce..

Şu an aşırı bulanık görüyor gözlerim.

Neden böyle başladım sözlerime bilmiyorum.. Hayırlısı olsun.

Şiiri dinlerken, birden içime bir başlık düştü. Nasıl dolduracağım altını bilmiyorum. Ama düştü işte.

O zaman dedim başlayalım, başlıklar genelde bir şeylerle doludur. Yani umarım öyle olur. Şiirin hangi şiir olduğunu söyleyeyim de neden böyle bir başlık attığım açıklığa kavuşsun.

İbrahim Sadri- Sensiz Yarım şiirini okumaya başladı. Bugün bu şiiri ilk defa duydum. Oldukça etkiledi beni.

Sonra bir anda başlığımı buldum. Altını boş bırakarak.

Boşlukları doldurunuz. Noktalı yerlere kendinizin hangi aşkın kıyısından ya da nasıl bir aşkın kıyısından geçtiğinizi anlatınız.

Bir örnekle başlamak isterim. Ama o kadar çok anlatasım yok ki hiçbir şeyi.

O kadar çok yazmak istiyorum ama o kadar çok anlatmamak istiyorum ki anlatamam. İçimde yarım kalmamış, içimde kaybolmuş ve hatta yok olmuş heveslerim var.

Onları ne yapmalıyım?

Bilenler yanıtlasınlar. Heves bozulur mu? Kaç gün kalır? Küflenir mi? Tükenir mi? Ve bütün bunlardan herhangi biri hevesimizin başına gelirse ne yapmalıyız?

Kan vermek yeterli mi?

Günlük tutmaya başladım. Ama sürekli yazıyorum. Sonra ne yapacağım bilmiyorum. Bir de nedense yazarken beni sürekli izleyen biri var gibi, cümlelerim hicaplı.

Bütün içimdekiler, yine içimde; bu ne biçim günlük tutmak be?

Şimdi fark ettim, başlığımın altını doldurmak istemiyorum.

Kaçıyorum içimdeki kelimelerden. Hani söz söyleyene kadar senin esirindir, söyleyince sen onun esiri olursun derler ya; öyle değil bendeki, beni işgal etmiş sözler.

Canıma okuyorlar içimde. Ben okuma bilmiyorum dedikçe sıkıyorlar yüreğimi.

Bir yaz geçti penceremden, sahi ne çabuk bitti yaz..

Ben başlığımdan bağımsız yazdıkça, ben yazdıkça nefesimi sıkıyor içimdekiler.

Sanki çok yakındım Aşk’a. Sanki kıyılarında duruyordum, ha düştüm ha düşecektim. Sonra ne olduysa, bir anda düştüm dünyaya.

Aşk dünyalı değilmiş a dostlar. Aşıkların mekanı da yeryüzü değilmiş.

Aman oldu işte bir şeyler. Olmadı bir şeyler olanlar yüzünden.

Evet, şimdi daha iyi anlıyorum. Yazmak kar etmeyecek. Gidip günlüğüme beni dikizleyen gözü hissederek hicaplı cümleler kaydedeyim.

Bir bardak çay da iyi gelir.

İbrahim Sadri de neden bu kadar güzel şiir okuyor? Hayret bir şey..

Ve büyük bir acıyı yüreğime kaydettim tam 1 hafta 2 gün önce. Acı bir hüzün. Keder..

Bu yazıdan çıkmazsam içim dışıma çıkacak..

5 yorum:

  1. İnsan başkasına söyleyemediklerini en azından günlüğüne söyleyebilmeli. Günlüğün dili ve duygusu yoktur. Bu kadar hicap hissetmeyin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnsan belki de en çok susmalı ama bu kadar güçlü olmadığım için 2 kere kağıda yazıp yaktım. Ne oldu bilmiyorum. Ama iyi oldu sanırım..

      Sil
  2. "İnsan belki de en çok susmalı" demenize rağmen kağıttan, günlüğe geçiş söz konusu.
    Bu kelimelerinizin daha temkinli ve güvenli olmasından kaynaklı olabilir mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kağıttan günlüğe geçmedim, günlüğüme yazmadıklarımı kağıtlara yazıp yaktım. Kaygım güven değil, benimle kalmasını istemediğim sözler..

      Sil
  3. Seninle kalmasını istemediğin kelimeleri yolcu ettiğine göre yeni cümleler yazmak gerekmez mi? Temiz bir sayfa, huzur dolu cümleler, insanın ruhunu dinlendiren özel anılar biriktirmek..

    YanıtlaSil