İzleyiciler

31 Ağustos 2022 Çarşamba

İz.. (Amacından Çıkan Bir Yazı)

 


Ne derin izler taşıyoruz elimizde, yüzümüzde, kalbimizde, gözümüzde, ruhumuzda..

Dün düşünüyordum. Ayak seslerini, adımları, rüyalarımı.

Ben rüyalarımda dahi alıyorum sevdiklerimin kokularını. Ayak izlerinden tanıyorum geleni, gideni.. Bu bir lütuf mu bela mı bilmiyorum.

Şimdi dün düşündüğüm yerden bin fersah uzaklıktayım.

Ve şimdi de Rüveyda kafamı karıştırıyor. Hani şu Nurullah Genç’in Rüveyda’sı var ya, heh o işte.

Dün gece 11.40 sularında başlayıp gece 03.00’e kadar devam eden bir hücum sanki sözlerimi eritti dilimde.

Bugünlerde anlatmak istediğimde kekelediğimi fark ediyorum.

Bazı cümleleri kuramıyorum. Anlatmak istediğimde sesim kısılıyor. Ama ben Mevlana değilim, bunu daha önce de söylemiştim.

Ben kelimelere hükmeden bir şair hiç değilim.

Zaten şair de çok uzaklarda, kim bilir hangi şarkıyı dinleyip ağlıyor. Çok oralı da değilim açıkçası.

İçimde bir değirmen kurulmuş sanki, bir şeyler çok içimde kalınca öğütülüyor gibi. Ama nasıl bir öğütmeyse, sanki eriyor.

Duygularımda eksiklik yok, ama hissizlikler baş göstermeye başladı. Ve kimden geldiğini bilmediğim lavantanın kokusu şu an beni bir tıktan çok sakinleştirdi.

Konularım ah canım hatta cağnım konularım, dağılmakla ün yaptınız. Zihnimin karmaşası ne çok ya Rabb’im. Ve ben ne kadar çok toparlanamıyorum. Artık dağınık kalmaya mı alıştırsam kendimi bilmiyorum.

İzden girdik, sözde durduk. Neydik ne olduk..

Buradan beni anlamayan herkese sesleniyorum. Anlamadığınız yerleri sormayın, ben de anlamıyorum.

O yazıyı dün yazmalıydım.

Ama o zaman bu hissettiklerimin çok ötesinde olacaktım.

Bugünlerde olur olmadık sözler doğuyor içimde, geçen sanki bir kelime kulağıma fısıldadı kendisini. Seri bir şekilde susmasını rica ettim. Çünkü emretmek hoş değil.

Peki, niye yazıyorum bu yazıyı? Hedefim ne?

Dün bir not aldım, ama ondan sonra işte ne olduysa oldu. Notuma verdiğim söze sadık kalmak adına bunları yazsam da, içimde kopup dağılan, uçup giden onca kelimeyi bir araya nasıl getireceğim ben?

Bundan yıllar öncesi geldi aklıma, bir söz duymuştum ‘bin parçaya bölünsem de sen gel dediğinde gelmem mi sandın?’ söz direkt olarak bu olmayabilir. Hatta hatırlamıyorum duydum mu kendim mi yazdım, ama çok etkilendiğim kesin.

Şimdi o gücü içimde bulamayışım, şimdi o kadar etkilenmeyişimin sebebi; dün içimden uçup gidenler mi?

Neden toparlanmak bu kadar zor oldu be kızım?

Çay içelim, çok çay..

Yoksa açılacak içimde henüz kabuk bağlanmamış yaralar. O değil gücüm de buraya kadar.

İtiraf mı şimdi bu da anlamadım. Blogumu amacı dışında kullanıyorum resmen. Yer yer şikayetname, sitemname, çayname, gamname, dertleşmename oluyor. Hayırlısı.  

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder