İzleyiciler

16 Mart 2023 Perşembe

Bir Gün Vazgeçtim.. (Arşivden- Yoğun olmayan İstek üzerine)

 


Tam olarak 3 Nisan 2019 da saat 12:34’de ‘Bir Gün Vazgeçtim’ başlığı ile bir yazı yayınlamışım. Sonra bilmem nedendir arşivlemişim. Yazıyı okurken ne kadar güzelmişsin küçük kız dedim. 2019 da küçük kızmışım.

Çok geçmedi ama şimdi yanlışlıkla büyüdüm.

Ürkek bir yazı.. Keşke kendime sarılabilsem. Şu an da kulağımdaki müzik beni duygulandırdı. Kendime ağlayacağım he.

Neyse kanki (bloğuma diyorum) okurken biraz da canım sıkıldı. Bazı yerlerde imla hatası yapmışım. Çayım da yok, hemen yayınlayıp konuyu kapatayım. Sevgili anonimin de gönlü olsun :)

Şimdi vazgeçsem nasıl geçerim bilmiyorum. Ama 2019 da böyle olmuş;

 

Bir gün vazgeçtim.. Bir gün..

 

Öyle tuhaf bir şey ki vazgeçmek, yani insan bir garip oluyor. Ne hissettiğini anlayamıyor. Bir boşluğa düşüyor, biraz üşüyor, biraz ağlıyor, biraz gülüyor.

 

Şiir dinliyor, kitap okuyor, yazı yazıyor ne bileyim film falan izliyor.

 

Sanki yaşamak, vazgeçmekle alakalıymış gibi.. Vazgeçince mecbur kalıyor yaşamaya gibi, tuhaf bir şekilde işte devam ediyor.

 

Kapıları kapatıyor, kilitler vuruyor. “Hayırlısı olsun”lara “eyvallah” larını yapıştırıyor.

 

İşte ben de böyle vazgeçtim bir gün. Hayata yeniden başlamadım. Öyle kocaman şeyler söylemeye gerek yok. (Kocaman şeylerden de hep sakınmışım aferin bana)

 

Her harfi için ben imtihanlar verdim bu yazının. Çaylar içtim, açık ve demli. Fark etmeden hangisi acı hangisi tatlı, çaylar içtim.

 

Üzerimde hiçbir etkisi olmasın, bana hiçbir şeyi hatırlatmasın diye, dilini asla anlamadığım müzikler dinledim.

 

Vazgeçmek için savaşmadım. Kabullenmek için direndim. Ama yoruldum mesela.

 

Uzaklaştım birçok şeyden. Terapi aldım. Yine kitap okudum.

 

Kötü değilim..

 

Biliyorum artık..

 

Vazgeçtim..

 

Mesela şu an da bir şiir dinliyorum. Ama canım acımıyor. Üzülmüyorum.

 

Canımda yer mi kalmadı bilmiyorum. Tanıdık yaralara mı oynuyorum bilmiyorum. Bu kadar bilinmezliğin arasında vazgeçtim.

 

Öyle herkesin içinde vazgeçtim. Kimsenin haberi olmadı ama ben vazgeçtim.

 

Espriler yapıyorum, çok gülüyorum. Ama baya gülüyorum. ‘Hayat sana güzel, senin de derdin mi var?’ diyorlar.  Bakıyorum; evet, hayat bana güzel. Tek derdim bu muydu da, vazgeçince bir anda özgürleştim bilmiyorum.

 

Ama ben vazgeçtim.

 

Ama, ama hani şey gibi değil, yani hesaplarsın, ölçersin, tartarsın vazgeçmenin de bir dönüşünü umut edersin ya, öyle değil.

 

Ben külliyen vazgeçtim. İçinde dışında hiçbir anlam, hiçbir hesap olmadan. (aferin kızıma)

 

Acı çekerek fotoğraf silmek, mektubu yırtmak, kahkahayla gülmek gibi değil.

 

Ulu orta bir yerde, bir gün vazgeçtim.

 

Şimdi vazgeçtim deyince, hani edecek duam, tutunacak dalım kalmadığından falan değil. Geldiğim son noktada değil, tam olarak yolun ortasında. Pes etmek değil, vazgeçmek.

 

Yani başka çarem olmadığından vazgeçmedim.

 

İçinde hiçbir anlam barındırmadan vazgeçtim.

 

Kendi kendime, bir gün vazgeçtim..

 

Sözlerime son verirken, yolun kenarındaki çiçekleri çitlerin arasına almışlar ve oraya artık bir tek kuşlar ve görevliler girebiliyor.

 

Hoşça kal..

19 yorum:

  1. Gönül imar edenlere selam olsun :) Vazgeçmeye gelince çoğu zaman beklemekten çok daha az yorucudur.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gönül imar etmek, en son Mevlana'dan işitmiştim bu sözü :) Şu an çok duygusal ve çok dingin bir ruh haline sahibim. Oysa yorumları yanıtlamak için oturduğumda (ki ben bu yoruma yanıt vermediğimi unutmuşum) çok daha biraz sokak jargonu olacak fakat zıpır düşünceler içerisindeydim. Bir kelime beni olduğum yerden uzaklaştırdı. Kelimelere de selam olsun. Şimdi çıkmam lağzım devam edeceğim

      Sil
    2. Hala aynı duygusallık içerisindeyim. Demek ki olması gereken buymuş diyorum :) o halde herkese selam diyelim.

      Sil
    3. duygusal bir ruh halindeyken de yazı yazmak caiz olsa gerek :)

      Sil
    4. Aslında çok fazla kelimeler arasında kaldım. Fakat çocukluğumdan beri kendime yaptığım bir şey var; çok istediğim bir şeylerden normal istek düzeyine gelinceye kadar perhiz etmek. Neden bunu yapıyorum bilmiyorum. Altından farklı korku ve kaygılar çıkabilir gibi geldi şimdi. Hayırlısı diyeyim :)

      Sil
    5. Bu duyguyu biliyorum, yerine göre farklı sebepleri olabilir bu davranış alışkanlığının. Bu bazen güzel bir duygunun hemen yitip gitmesini istememekten kaynaklanıyor olabilir. Yemeğin en güzel lokmasını en sona saklamak ya da beğendiğimiz bir kitabın sonuna yaklaştıkla çabucak bitmesin diye okuma hızımızı azaltmak gibi. Çoğu değerin hızlıca tüketildiği günümüzde ruhu bu duruma alışamayan insanların içsel bir karşı tepkisi olabilir bu. Arka sayfa yazısında “O kadar hızlı gidiyoruz ki ruhlarımız arkada kalıyor.” diye bir cümle bulunan, Kemal Sayar'ın da bu konulara dikkat çektiği 'Yavaşla' adlı bir kitabı da var.

      Bir diğer sebepte korku olabilir. 'Çok güldük kesin başımıza bir şey gelecek' korkusuna benzetebiliriz bunu. Yani mutlu olmaktan, çok istediğimiz bir sözü söylemekten ya da bize iyi gelecek insanlardan uzak durmak hatta kaçmak gibi.

      Sil
    6. Aslında hiçbir şeye bağlanmamayı kendime daha yakın buluyorum. Çok istemek de biraz bağlanmak gibi gelebiliyor bana. Konu vazgeçmek olunca bağlanmaktan da vazgeçtiğimi, ama onun yeni olmadığı sonucunu da çıkarabiliriz. Sözünü ettiğiniz kitabı okumadım. Ama az evvel baktım, kitaplar çok pahalı. Biraz indirime girsin (ya da zamlansın, daha fazla zam gelmesinden korkarak) temin edeyim :) Teşekkürler

      Sil
    7. Can Yücel'in 'Bağlanmayacaksın' şiiri geldi aklıma. İnsanın elinde mi orası tartışılır. Bir şeye bağlanmamak, hiçbir şeyi çok istememek makul ve mantıklı geliyor insana ama bazen de böyle bir hal üzere nasıl yaşanır(ya da niye yaşanır?) diye sormadan edemiyorum kendime. Günün sonunda yine de böyle yaşamak daha ağır basıyor tabi :) Aksini becerebilene, bağlananlara, bir şeyi çok isteyenlere, çok sevenlere ve sevgisine sadık kalanlara saygım sonsuz. Dünya belki de onların hürmetine dönüyordur ancak ben kolay olanı tercih edenlerdenim sanırım.

      İndirim beklentiniz konusunda da fazla iyimsersiniz bence :)

      Sil
    8. Benim bağlanmama isteğimle Can Yücel'in şiiri aynı kaynaktan beslenmiyor kesinlikle :) bence ben korktuğum için bağlanmaktan kaçınıyorum. Ama Can Yücel bağlanmış sitem ediyor :) o şiir yazabiliyor çünkü ama ben öyle değilim. Ben çay içebiliyorum en fazla. Herkese de sonsuz saygı duymuyorum. Aman bana ne'yi daha çok yaşıyorum. Gıcıklık var üzerimde :) Siz bana bakmayın.

      Sil
  2. Vaz geçmekten ne zaman vazgeçer insan?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. neden vazgeçmek istiyorsunuz? Her kelime her insanda aynı anlama mı geliyor onu öğrenmek istiyorum. Mesela benim için kelimeler insanlar gibi. İsimleri hep aynı olsa da her zaman hep aynı anlama gelmiyorlar.

      Sil
    2. 'vazgeçince bir anda özgürleştim' demişsiniz yazının bir yerinde. Belki benim de biraz özgürleşmeye ihtiyacım vardır ve vazgeçmekten vazgeçmem gerekiyordur.
      Sorduğunuz soruya gelince cevabını zaten kendiniz vermişsiniz. Her kelime her insanda aynı anlama gelmiyor doğru ama her kelimenin her zaman aynı anlama gelmeyeceğini ben de yeni farkettim. Bir de terapi aldığınızı farkettim yazıyı yeniden okuyunca. Gerçekten işe yarıyor mu bu tür terapiler? Yarıyorsa, insan terapi alması gerektiğine nasıl kanaat getiriyor?

      Sil
    3. Her şeyi sondan okuyup, sondan başlama huyum ile yine sondan yanıtlayayım (ne çok kendimden bahsettim bugün); Aldığınız terapinin niteliği önemli. Mesela ben sadece almakla yetinmedim, eğitim alıp terapi yapmaya da başladım. İyileşmek istiyorsanız bazen iyileştirmeniz gerekebiliyor.
      Tutsak olduğunuz bir şeyler varsa, acilen vazgeçin. Yoksa Mevlana'nın da dediği gibi 'o zehri o şerbetle bir eder' :)
      Vazgeçme yönteminizi de bizimle paylaşın bakalım ne çeşit geçişler var. Her şeyi tecrübe edemeyiz neticede. Tecrübelerden yararlanmamız gerektiğinde de onları deneyelim.

      Sil
    4. Vazgeçme yöntemi derken neyi kasdettiniz tam olarak emin olamasamda(demekki bunun da farklı farklı yöntemleri varmış) öyle dümdüz, bir şeylerin düzeleceğine dair umudunu yitirerek sıradan bir vazgeçmekti heralde benimkisi. Yani bilemedim doğrusu, teşhisi siz koyarsınız artık :) Bu arada hangi günler danışan alıyorsunuz, bir randevu almamız mümkün mü acaba :)

      Sil
    5. Tevafuk ya, yorumlara bakarken arka fonda 'Sezen Aksu- Vazgeçtim' çalıyordu.
      Bu sefer bir değişiklik yapalım ve söze baştan başlayalım; mesela anladığım kadarıyla sizin değişmeye dair umudunuz bittiği için vazgeçemeye meyletmişsiniz. Demek ki değişse, demek ki umudunuz olsa vazgeçmeyeceksiniz.
      İşte bunlar hep dış minnakların işi..
      Ve tabii cevap yazarken, 3 tane parça değişti 10 dakika kadar Zeyneb'le konuştuk.
      İnsan bazen istemeye istemeye, bazen kaçarak vazgeçer. Bazen ağlaya ağlaya bazen kahkahayla.
      Hepsinin de kendi çapında bir çeşit olduğunu (bence) bildirmek isterim. Teşekkürler.

      Sil
    6. Belli bir noktadan, belli bir yaştan ve bağzı gerçekliklerden sonra insan 'Aman Ali Rıza Bey ağzımızın tadı kaçmasın.' moduna giriyor. Bazen kabullenmek mücadele etmekten daha makul olabiliyor, yeter ki ağzımızın tadı kaçmasın :) (Bunu da vazgeçme türleri arasına ekleyebiliriz sayın hocam :)) Hem hayat hızla geçip gidiyor, bir şeyleri değiştirmeye çalışırken hayatı kaçırıyor gibi gelmiyor değil. Neyse, havalar ısınmış ve yaz kendini hissettirmeye başlamışken güzel bir koruda güneşli günlerin tadını çıkarmak gerek. Mihrabat korusu İstanbul'daki korular arasında en sevdiğimdir, tavsiye olunur.

      Sil
    7. Son zamanlarda öğrendiğim bir şey var ve sizinle paylaşmakta hiçbir beis görmüyorum; planlı yaşamak değil, programlı yaşamak lazım. Hiçbir şeyi sımsıkı tutmaya gerek yok, zaman da buna dahil. Ben büyümeyeceğim diye ağlayıp kendimi banyoya kilitlediğimde; zaman sen burada dur, ben de seni bekliyorum demedi. Evet, yanlış okumadınız. Büyümemek için kendimi banyoya kilitleyip ağladım.

      Havalar biraz değişik ama bu tavsiyenizi de ciddiye alacağım. Nasıl gidilirmiş bir bakayım. Termos götürmeye izin veriyorlar mı?

      Sil
    8. Demindendir plan ve program arasındaki farkı anlamaya çalışıyorum :) Sonunda Programın daha esnek bir yapıya sahip olduğunu öğrenerek aydınlandım :) Havalarda değişik gerçekten, tam bahar geldi gelecek derken kara kış çaldı kapımızı. (Siyasi mesaj içerir :)) Neyse son zamanlardaki mottoma ayak uydurarak diyorum ki madem kış geldi biz de kayak takımlarımızı hazırlar keyfimize bakarız.

      Termos da götürülür gayette güzel olur :)

      Sil
  3. Kendi çıkarımıma göre; plan ilahi bir sistemin adı, insan ne zaman plan yapsa hep onun planları üstünde bir plan oluyor. Biraz teslimiyet ve tevekkülden uzak kalıyor insanın planı. Bu yüzden ilahi plana teslim olup, tevekkül ederek program yapmak gerekiyor diye düşünüyorum. Mesela irada ettiğim; Allah nasip ederse ilk fırsatta Mihrabat korusuna gideceğim bu program oluyor, yarın saat 2 de Mihrabat korusuna gideceğim de plan. Burada genelde ilahi irade devreye giriyor.
    Hiçbir yorumum, yazım siyasi hiçbir şey içermez. Hatta eğer biraz daha sinirlenirsem bugün bitirebilirim, dün bir yazıya başladım. Kimsenin gözünün yaşına bakmadan yazıyorum :)

    YanıtlaSil