İzleyiciler

10 Aralık 2018 Pazartesi

Bir Şiir Yazıyorum Sana..




Bir şiir daha..

Şimdi bir şiir daha yazıyorum sana.

Ve bilmiyorsun sen hiçbirini,

Tıpkı daha öncekiler gibi.

Bir şiir daha yazıyorum sana

Teşbihlerle doldurdum yine içini

Neye benzetirsem benzeteyim benzemezken sana hiçbiri

Geçirince elime kalemi

Yazıveriyorum yine ansızın seni

Sadece seni

Hep seni..

Çok kelimem yok benim. Ama günde milyonlarca kez sadece seninle konuşuyorum. Ben yıllardır sadece içimdekileri sana anlatıyorum. Yalnızca sana..

İnan bu öyle güzel bir duygu ki. Her şeyi yalnızca seninle konuşmak. Duymasan da dinlemesen de görmesen de bilmesen de..

Doğrusu çok bilmiyorum senden başkasıyla nasıl konuşulur.

Annemle otururken koltukta, bir yanımda çayım, elimde elbisem dikiyordum sökük kısımlarını. Şu cümlede en çok önemsediğim yer annemle yan yana oturmak belki de. Ben onun, annemin yanında, dikerken elbisemin söküklerini içimden seninle konuşuyordum.

Dedim bir şey var batıyor içime. Sanki kalbim cammış, kırılmış, şimdi parçaları batıyor içime. Sonra dikerken elbisemin söküklerini, sana dedim ki “keşke kalbimin kırıklarını da dikebilsem”
Sana dedim, annem duymadı, sen de öyle.

Ama ben annemin, hani kendimi Allah’a en yakın hissettiğim yer olan annemin yanında seninle konuşuyordum..

Ne önemi vardı ki başka bütün her şeyin..

Söküğünde elbisemin, kırgınlığında kalbimin, türkülerinde Neşet Ertaş’ın, her ne derse desin şiirinde şairin sen varsın sanki..

Nereye bakarsam, kiminle konuşursam, neye gülersem..

Yahut günaydın derken arkadaşlarıma

Çiçeği sularken ofiste

Annemin özenerek ördüğü oyaların ilmeğinde..

Yıllardır işte..

Hep sen..

Ve ben yine bir şiir yazıyorum sana. Tüm harflerini elimle tek tek severek, bir şiir yazıyorum sana..

Öncekilerden farklı,

Öncekiler gibi..


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder