Daha soğumadan diğeri bu ne hız diyebilir birileri..
Doğrudur, daha kurumamıştır bağzı şeyler. Daha sıcaktır bazı kelimeler.
Bir yazıyı 1 aya yayabiliyorken, bağzı kelimeler bir günde
gelir düşüverir avuçlarınızın içine. Sonrası hakkını vermek gerekir. Sussan eksilirsin
bağzen. Ve bağzen konuşmaktan daha çok eksiltir susmak.
İnsanlar demek istiyorum. Dün kıvrandığım yazmak için
çırpındığım fakat bir türlü kelimelere dökemediğim şeylerden bahsetmek
istiyorum.
Ben çok severim, iyi severim, insanlara inanırım hem de ne
derlerse ona inanırım. Mesela hislerim güçlü, kafam çalışıyor diye düşünmem. Kim
neye inanmamı istiyorsa ona inanmayı seçerim. Onu doğru ve yanlışıyla severim.
Ben insanları en çok geçmişleriyle, hatalarıyla,
günahlarıyla ve yanlışlarıyla severim. Onlar da bir parça onlara aittir diye,
hatalarını da severim.
Çok inanır ve çok severim. Nadiren kırılır ve genelde
küsmem.
Ama ben azalırım. Sonsuz sevgimi çeker, beni daha fazla
kırmasın diye kendimi korumaya alırım..
Şimdiye kadar hiç bu kadar bahsettim mi kendimden
bilmiyorum. Ama bugün herkesi üvey Sema ile tanıştırmak istiyorum.
Kimseden yüz çevirmem kolay kolay fakat özümü çekerim ondan.
Mesela koşulsuz, kayıtsız, şartsız sunduğum bir sevgiyi ezileceğini hissettiğim
yerden alırım.. İşte tam olarak orada üvey Sema ile tanışmış oluyorsunuz. Çünkü
aslımın olmadığı her yerde üveyim vardır.
Sevgili insanlar,
Biri sizi çok sevdiğinde şımarıyorsunuz, hiç gitmeyecek
zannediyorsunuz. Hakkınız, şımarın. Çok sevgi insanı şımartsın ne olacak? Ve
mesela evet hiç gitmiyorum. Fakat özsuyumu, ham halimi, öz sevgimi o
insanlardan çekiyorum.
Artık kendim gibi olamıyorum. Kendim gibi değil, öz Sema
gibi hiç değil; üvey Sema oluveriyorum birden.
Çünkü çekirdeğini gösterdiğim fidanları, sırf koşmak için
tarumar etmek isteyen insanların ayaklarından sakınmam gerekiyor.
Çünkü kalbim ağrıyor ve sonra bütün dünya insanın üstüne
devriliyor.
Çünkü her insan her istediği yerde her istediği şekilde
ağlayamıyor.
Çünkü ben kendimi iyileştirmek için çok uğraşıyorum. Çünkü
sizin 1 kırdığınız yerde ben 10 kırılıyorum.
Çünkü muhtemelen size aslında ne kadar değer verdiğimi, sizi
nasıl sevdiğimi ve kuvvetle muhtemel ne kadar sevdiğimi asla bilmiyorsunuz.
Bu durum bu arada herkes için böyle oluyor. İlk ne zaman
olmuştu hatırlamıyorum. Fakat sonuncusunu iyi biliyorum.
Ve bir de şey var, şu gidenlerin gidemeyişi. Bu konu benim
nedense hep hayatımın bir noktasında duruyor. Garip bir şekilde imtihanlarım
hep çevresinde dönüyor duruyor. Sanki merkez noktasıymış gibi. Ve en çok bu gidenlere üvey oluyorum. En çok onlardan soğuyor kalbim. Sonra geri geldiklerinde de bir daha olmuyor :)
Sanki başlangıç aslında gidenlerin gidemeyişi gibi. Ve bu
sanki aslında imtihan değil de bir çeşit mikrop, bir çeşit lanet gibi. Burayı
yazarken aklımdan Nurgül geçiyordu. Çünkü bağzı şeylerimi, kaderimden bağzı
payları ona da düşürdüğümü; bulaştırdığımı düşünüyorum. Ve tam burayı yazarken
o mesaj attı.
İnsanın ruhları arasında bağzı bağlar var ve bu da herkesin
nasibi değil.
Bugün de bir mucize olsun diye uyandık ve kalbimizin
ağırlığını yine kalbimizi incitmeden parmak uçlarımızla kaldırmaya çalışıyoruz.
Bu kadar çok şeyi yalnız yaşamadığımı, fakat birçok insandan
daha çok konuştuğum için sanki birçok kalbin sözcüsü gibi olduğumu bildirmek
isterim.
Bu yazıya 27. 08.2025 te başladım.
Şimdi tam ertesindeyiz.
Midemde hafif bir bulantı, içimde yine bağzı cümleleri cami
avlusunda bırakma arzusu, bağzı kelimeleri bağışlama isteği ve bağzılarını da
çantama koyup eve götürme hevesi var.
Hevesleri kursağında kalmış bir insan olarak çantamdakiler
beni kafadan bırakır giderler. Diğerleri ise takdir böyledir, kaçtığın şey
senden hızlı koşar mantığı ile peşimi bırakmıyorlar.
Neyse yine birilerine dil olduk hadi bakalım.
Evet, başladığım gibi değilim. Bu yazıyı dün değil bugün
yazmaya başlasaydım asla ve asla kendimden bahsetmezdim.
Evet, üvey Sema gerçek. Ve onu ortaya sizler çıkarıyorsunuz.
Üveyler de vardır.
Ve öz Sema ile aranızda kesilen can bağı onu size
üveyleştirir. Çünkü Sema’ların da özü korunmalıdır.
Kendimi buradan çıkıp bir derneğe koruması için mi
bağışlasam, yoksa Sema’ları koruma derneğini kendim mi kursam?
Bugün Cuma değil.
Ve bir itiraf daha ekleyeyim. Azaldığım herkesin azalttığım
yanlarını gömerek uzaklaşıyorum onlardan.
Özgür kalın sevgili canlar, sizi kendi sevgimden, öz suyumdan,
öz Sema’dan azad ediyorum.
Bay.