Ben ağladım..
Dündü (31. Mayıs) hem de..
Yere oturdum, huzu ve huşu içinde ağladım...
Lambada titreyen alevle üşüdüm. Aşkı kağıda yazmadım. Mesele aşk değildi çünkü, mesele Mihriban da değildi. Mesele lambada titreyen alevdi. Mesele sarı saçlar, bir gönle nasıl böyle bağlanırdı? Hem de deli bir gönle..
Aşkın elinden çektiklerimiz yeter..
Yeter artık yeter..
Mihriban bitince bitti mi ağlamak? Bitmedi..
Neşet Ertaş varken nasıl bitsindi?
Bitmezdi.
Bitmedi.
Aşıklar şair olmasın arkadaş, aşıklar türkü de söylemesin. Ben evimde sessiz sakin otururken Gönül Dağ'ı beni niye dağlıyor?
Ya Hu biz dünyaya azcık konuşmaya, biraz sevmeye, 3-5 satır kitap okumaya, hunharca müzik dinlemeye ve sınırsız çay içmeye gelmedik mi?
Bu çivi gibi, hançer gibi (keskin ve çiçekler gibi ince) yüreğimizi oyan, tarumar eden mevzular nerden icat oldu?
Gönül dağı ile de ağladım evet. Hem de eşlik ederek türküye. Ve ağladığım için çok da titredi sesim. Sesim titredi diye bir de ona ağladım..
Evet, Gönül dağı yağmur yağmur gözlerimde boran oldu. Aktı can özümden sel gizli gizli..
Bir tenha oturduğum odaydı fakat can cananı bulmadı. Dert, keder halının ortasında geldi beni buldu.. fakat sinemi yaraladı mı?
Anamı bile ağlattı.. canıma okudu. Resmen cellat gibi..
Kimse kimsenin derdini bilmiyor, biliyorum. Anlattıklarımız sadece laf-u güzaf.. onu da biliyorum fakat ne yapalım onu bilmiyorum.
Mesela ben şu an içimde yine hücum eden bir sürü sesin, cümlenin, sözün önünde dizimi kırıp çay içiyorum. Zor vallahi çok zor.
İnsanı uykusundan eden, gün daha başlamadan akşamı getiren, nereden geldiği belli olmayan bir kokunun rüzgarla burnunun direğini sızlatması çok zor.
Şimdi derin bir nefes aldım bu cümleyi yazabilmek için; toprağa, ağaca, suya, yeşile, güneşe derdimi anlatmaya geldim. Çünkü iyileşmemiz lazım ve Allah biliyor iyileşmek için verdiğim çabayı..
Bağzen çok zor bağzı şeyler. Yemin ederim içim titriyor, elim titriyor ve konuşamıyorum. Kalsın bakalım içimizde nereye kadar kalmalıysa..
Fakat iyileşeceğiz. Allah'ım n'olur iyileşelim..
Bay
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder