İzleyiciler

15 Aralık 2016 Perşembe

Çünkü Biz Kardeşiz :)



Bu yazıyı yazma fikri dahi bana huzur verdi. Kardeşlerimi düşünürken yüzümde tebessümler açıyor. Biz farklı anne ve babalardan doğan öz kardeşleriz. Sanki Allah bizim için bir ruh yaratmış ve hepimiz arasında o ruhu pay etmiş gibi J

Dostluk yeterli gelmiyor kardeşlerimi anlatmaya. Bu bir itiraf mı bilmiyorum. Ama bazen kendi kendime konuşurken ansızın mesela aklıma Fatıma geliyor, onun naif sesi kulağıma geliyor. Sonra başlıyorum onunla kendi kendime sohbet etmeye. Yahut Betül’ün koluma girdiği an geliyor. Konuşmadan sadece o an birbirimizi ne kadar sevdiğimizi, anlaşmak için sadece sözlerin kullanılmadığını hissedip mutlu oluyorum.

Zeyneb’in gülüşü, Merve’nin bir anda çok doğal olan tatlı halleri, Boncuk Zeyneb’in nasıl tepki göstereceğinin kestirilememesi yahut Nergis’in adımı söylerken anlatmak istediği her şeyi tek çırpıda gönlüme koyması.

Ne ilginç, kardeşlerimin sadece ismimi söylerken ne düşündükleri içime siniveriyor. Diyorum evet şuan Nergis kesin bunu düşünüyor.

Bir tık onlardan bahsetmek istiyorum aslında. Çok değil minnacık sadece J

Fatıma’dan başlayalım, ömrümde tanıdığım en kibar ve naif ruhlu insanlardan biri. Duygusal kendi içinde, çok ketum. Hatta o kadar ketum ki, bazen kendiyle dahi konuşmadığını düşünüyorum. Gözyaşları sır gibi. Kimse gördü mü bilmiyorum, buna şahit olmak bir mucizeyi izlemek gibi olsa gerek. Gönlü geniş. Merhametli. Ondan bahsederken kulağımda hep şu sesi çınlıyor “canımsın” J

Zeyneb’le devam edelim. Akıllı, ne istediğini bilen, kimseye hiçbir şartta içini dökmeyen. Çoğu zaman yastığına sığınıp uyumayı, konuşmaya tercih eden, ketum ama samimi, ama sıcacık bakan ama insanın içini kilometrelerce öteden dahi ısıtan badem gözlü kardeşim. Zeyneb öyle içli ki, onun acı çektiğini düşünmek dahi insanın içini sızlatabiliyor. Bazen içimde onun kalbinin attığını hissediyorum. J

Betül… Dışarıdan bakıldığında belki en çok mantığıyla hareket ediyor gibi görünen kardeşim. Ama Betül’ü hissedebilmek başka bir haz. Başka bir tat. Çünkü onun o boncuk gözlerine bakınca bende sadece onu izleme hissi doğuyor. Keşke hep Betül konuşsa ben dinlesem. Bazen çok uzun bakıp kıza rahatsızlık vereceğim diye korkuyorum mesela. J İnsanın içi daralır bir anda ne yapacağını bilemez, yalnız kalmak ister, yahut kendiyle yüzleşmek ister. Bir kıyıya çekilip denizi izlemek. İşte Betül böyle. Kıyısında dinlenilmek istenilen o engin deniz. Duru ve yalın. Yormadan…

Merve J Adı dahi dişlerimin hepsini ortaya çıkarıyor. Küçük kardeşim, afacan biraz, biraz da heyecanlı. Merve’yi anlatacak doğru kelimeyi bulmak zor, biraz çatlak, biraz sıyırık, ama çok tatlı, çok samimi. Herhangi birinde yaptığı takdirde insana acayip gelen ya da normal gelen bir şeyi nasıl oluyor da Merve öyle tatlı bir hale getiriyor bilmiyorum. Ona takılmak, onunla uğraşmak gerçekten çok heyecanlı ve gerçekten Merve’nin varlığı bu dünyadaki kötülükler içerisinde temiz kalmış bir yerin varlığı gibi.

Boncuk Zeyneb J Şimdi iki kardeşim var ikisi de Zeyneb olunca birine bir şeyler eklemek gerekiyor. Zeyneb’e yıllardır boncuğum dediğim için kızın adı Boncuk olarak kaldı. Yiğenlerim dahi ona Boncuk teyze diyorlar. Yani Boncuk ismini yapıştırdık kıza. O daha çok kendi içinde yaşayan, dış dünyaya daha kapalı ama içinde inanılmaz eğlenceli olan garip biri. Yıllardır birlikteyiz, neredeyse birlikte büyüdük ama bazı noktaları hala kör. Gerçi herkes için bu böyle, herkesin bir kör noktası var. Boncuktaki de böyle işte. Keskin çizgileri olan, ketum, merhametli, vefalı…

Ve Nergis J Bu isim ondan başkasında bu kadar tecelli edemez biliyorum. Nergis her şeyiyle narin bir çiçek. İsmi o kadar sirayet etmiş ki ona, bazen Nergis’i sulayasım geliyor. O kadar içli ki ve o kadar güçlü ki, bütün çiçeklerden birer nebze onda görmek mümkün gibi. Ama güldeki dikeni görmedim Nergis’te, varsa da kendine batıyordur o diken. Başkasına zarar verebilecek hiçbir şey yok o kızda. İçli, zeki dupduru, apaydınlık, huzur gibi bir şey Nergis.

Aslında hepsi kendine has bir yere sahipler. Gerçekten buradaki birkaç satır onları anlatmaya yetebilecek kadar güçlü değiller. Onları seviyorum demek te yetmiyor içimde. Sanki içimi açsam yine yerlerini göstermeye yetmeyecek gibi geliyor işte. Kardeşlerime aşık mıyım bilmiyorum, ama Aşk gibi güçlü, Aşk gibi tıpkı. İyi ki varlarım, iyi ki lerimin hepsi.


Kötülüklerin, zulümlerin, ayrılıkların, acı ve ıstırabın bir de yetmiyormuş gibi dünyanın bütün yükünün arasında,  onların varlığı cennetin bir kapısının yüzüme açılması gibi. Yükümü hafifleten, ağrılarımı dindiren yanlarım. Allah’ı zikreden yanlarım, kaybolduğumda bulunmuşluklarım, düştüğümde kalkmışlarım, yaralarımla merhemlerim. Ve daha bir sürü şey….

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder