Bir kâğıt esirdir size ve kalem
ise bu esiri azat etmek adına kullandığınız en güçlü silah. Kalemi hangi elle
tuttuğunuz fark etmez, yazarken önemsenen hissettiklerinizdir. Siz yanlışları
dahi yazsanız kaleminiz bunu yazmak ve kâğıdınız bunu yansıtmak zorundadır.
Kalemin kâğıdın felsefesi şurada
dursun, ben dostumdan bahsetmek istiyorum. Mecburiyetliklerin ötesinde, insanın
bir parçası bazen bütün azaları olan dosttan. Ete kemiğe bürünmüş, Allah’ın
ruhundan üflediği bir insan.
Küçüktük, korkuyorduk. İnsanlara dair
çok az şey biliyorduk hatta belki bilmiyorduk. Sonra o beni çok sevmiyordu. Hatta
hiç haz etmiyordu, bunda tabi benim de payım büyük. Bakıldığında hoş izlenim
bırakmıyor olabilirim.
Bir insan âşık olmadığı birini
belki bu kadar sevebilir.
Onu anlatmak isterken dahi bir gülüyor bir
dalıyorum.
Birlikte yaşadıklarımızı yazacak
değilim elbette, ben onun Mavi suretinden söz etmek istiyorum. Adı bende saklı
kalsın, o kendini çok iyi bilen zat-ı şahane.
Birlikte büyüdük biz, insanlara
güvenmeyi, birinin yanında çıkarsız hesapsız korkusuz ağlamayı, çok saçma bir
şeye dakikalarca gülmeyi, çay içmeyi, çay demlemeyi, kaybolmayı, sora sora
Bağdat’ı bulmayı birlikte öğrendik.
Ömrümün Nazar Boncuğu.
Karşılık beklemeden bir annem
babam beni sever sanıyordum.
Sonra zamanla alıştık
birbirimize, okul bahçesinde yürürken mesela, birlikte bulaşık yıkarken. Hatta bir
kere başı kırık bir kavanoz yıkarken bir anda elimden kan gelmeye başlamıştı. Fark
etti, hemen yanıma geldi. Zaten hep öyledir, nasıl fark ettiğini kimse anlamaz,
yere bakarken dahi eğer sararmışsa benzim anlar. Elimi tuttu, sonra işte doktor
vs. bilinen klasik muhabbetler. Elimin yarası kapanıncaya kadar elimi suya
sokmadığımı biliyorum. Tabi bu yaşadıklarımızdan sadece bir tanesi.
Birlikte hayaller kurardık biz,
ama öyle devasa hayaller değil, boyumuzu aşmazdı hiçbiri. Kendimizce işte. Birlikte
kitap alır içine mütemadiyen ben ikimizin ismini yazardım. Ben ağlarken hep o
yanımdaydı. Kimsenin yanında ağlayamayan ben onun yanında hıçkıra hıçkıra
ağlamıştım ve ne yazık ki o benim bu eziyetimden bir türlü kurtulamadı. Hala onun
yanında hıçkıra hıçkıra ağlıyorum.
Ama sanılmasın bu kötü iyi gün
dostu olan dostluklardan değil. Kardeşim diyorum eksik geliyor, dostum diyorum
yetmiyor. O sanki benim içimde benmiş
gibi bir şey işte. Azalarımdan biri gibi.
Nazar boncuğum, farklıdır. Mesela
ben en çok onunla kavga ederim. Ama o küsmez, uzun uzadıya sitemler etmez. Biliyorum
çok kırılgandır. Ama kimse onun neye ne kadar kırıldığını bilmez.
Denize, gökyüzüne bakmayı ben
onda öğrendim. Hepsinden şiirler yazılır, şarkılar dizerler biliyorum. Ama hepsi
eksik, hepsi yarım.
Maviye renk veren güzel dostum. Seni
anlatmak doğru değil biliyorum. Sen denizden ve gökyüzünden, hatta yeryüzünden
daha güzelsin.
Yeşili daha çok sevdiğini
biliyorum bu arada, ama mavi de dursun burada diyor ve sözlerime son veriyorum.
Bazı dostlar ayna gibidir..
YanıtlaSil