İzleyiciler

13 Temmuz 2022 Çarşamba

Hiç de Hoş Değil.. :/

 


Bugün, ne kadar hissizleştin testi çözdüm.

Sabah ise bir sayfa kitap tavsiye listesi hazırladım.

Ama en sabah, yani uyandığımda şu fikirle yürüdüm; insanlar neden sevgilerini çarşı pazara döküp, hislerini bazı şeyler uğruna satıyorlar.

Sonra öğleden sonra olunca garip bir kaosun ortasında bulduk kendimizi.

Daha öğleden sonra canımın içi Songül Can’ım geldi, ona şiir okudum. Beraber biraz şiirden biraz seslerden konuştuk.

Neyse ben çarşı-Pazarda kaldım. Uzaklaşmak istemiyorum konumdan..

Neden diyorum gerçekten, birini sevmek sanki çok kolay bir şeymiş gibi; nasıl oluyor da öyle kocaman kocaman cümleler kurup, ardından hiçbir şey yokmuş gibi üzerlerini silebiliyor insanlar sevgilerinin?

Yine ben uyurken çağ atlanmış hissine sahibim bugün.

Bir zamanlar Ankara’dayken, uzun süre evden çıkmadığım bir zamandı. Bir gün dışarı çıktığımda ilk gözüme moda çarpmıştı. O zamanlar farklı gelmişti tesettürlü insanların örtünme biçimleri.

Sonra bir telefoncuya gitmiştim, telefonum için bir şey lazımdı sanırım o kısmı çok hatırlamıyorum. İki tane lise öğrencisi de mağazanın içerisinde konuşuyorlardı. Benden en fazla 2-3 yaş küçüktüler. Ama onları anlamamıştım. Sanki farklı bir dil kullanıyorlardı.

Sonra ben konuştum, beni de onlar anlamadı.

Anlaşamadığımız bir güne dönüştü.

Aradan biraz zaman geçti, yaşıtlarımla anlaşamadım. Türkçem onlara eski dil gibi geliyormuş. Hatta bir gün arkadaşım olmayan biri bana ‘Sema aynı yaştayız ama sen babaannem gibi konuşuyorsun’ demişti.

Şaşırmıştım, kendimi yıllardır uyuyormuşum da uyandığımda çağ atlanmış gibi hissetmiştim.

Bugün aynı şaşkınlık içerisindeyim. Belki dilim anlaşılır cinsten ama bugün de gönülce anlaşamıyorum.

Sabahtan bu saate en az 7 kere ‘nasıl oluyor da..?’ soru kalıbıyla başlayan cümleler kurdum. Ve her sorum yanıtsız kaldı.

Muhakkak vardır bir yerlerde cevabı ama bana yetişecek mi bilmiyorum..

Sorularımı sorarken içimde oluşan boşluğu hangi kelime dolduracak bilmiyorum.

Allah’ım ben bu kadar çok şeyi nasıl bilmiyorum?

Bir kalbi nasıl hor kullanabiliyor insanlar? Sevgi nasıl bu kadar dile düştü? Nasıl oluyor da insanlar artık birbirlerini bakışarak anlayamıyorlar?

Gerçekten nasıl?

Şimdi çay içsem de geçmeyecek gibi.

Uyuduğumu düşünen varsa, uyandırmasın beni bu uykumdan. Bu kalp ağrılarına, bu kabalık ve küstahlıklara tahammülüm kalmadı.

Şiirler de merhem olmuyor gönül karalarına..

Eğer illa uyandıracağız diyorsanız, uykumu ve gördüklerimi hayra yoracaksanız uyandırın. Yoksa ben yetişmek istemiyorum sevgisizliğin kol gezdiği çağa..

Benim gücüm yetmez çünkü, yetmiyor da daha fazlasına.

Ellerim buz kesti mesela şimdi..

Ama asıl kalbim üşüyor temmuz ortasında..

Çiçeğim de kurumuş pencere kenarında. Bu hüzün yeter bana. Adını da bilmiyordum ama, olsun çok güzeldi.

Hoşça kal sevgili bloğum.

 

2 yorum:

  1. Adetim değildir ama sizi örnek alarak yazıyı okumaya sondan başladım. Daha ilk cümle yetti bana. Gözümün önünde ahşap bir pencere kenarında, solmadan kısa süre önce boynu bükülmüş ve bu dünyaya küskün gittiğini kalanlara anlatmak istercesine yapraklarını dökmeden o haliyle kurumuş bir çiçek canlandı. Sonra dedim ki neden öyle olmak zorunda ki? Belki de tüm ömrü boyunca huzurlu bir hayat yaşamış, rayihası ile onu tanıma saadeti elde edebilmiş herkes için mutluluk kaynağı olmanın ve dünyadaki misyonunu tamamlamanın verdiği huzurla usulca başını eğmiş ve böylece sevgisini ondan eksik etmeyen Sema'ya son adağını sunmak istemiştir.

    Temmuz ortasında insanın kalbi üşür mü? Üstü açık uyumuş ve üzerini bir örten olmamışsa üşür. Bense üşüyen bir kalbin üzerini örtecek bir şeye sahip değilim, uyandırmak belki çare olabilirdi gördüğünüz düşü hayra yorabilecek olsaydım eğer.

    Bir başka kalbi hor gören, sevgiyi dile düşüren ve bakışarak anlaşamayan insanlar! Ben artık şuna inanıyorum ki insanlar bir günde kınanacak hale düşmüyorlar.
    Ömrü boyunca sevgiye hasret kalmış bi insanın bir başka insana ya da bir çiçeğe sevgiyle bakamaması onun suçu olmamalı. Bir kez olsun birisi gözlerinin içine bakıp neyin var diye sormamışsa nasıl bekleriz bir başkasıyla bakışarak anlaşmasını?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gözünüzün önünde gerçekler canlanmış desenize, pencerem ahşap görüntüsünde.. her şeye rağmen bütün yaprakları dökülse dahi ve kurusa da saksısından çıkarmadığım, suladığım çiçeğim de önünde duruyor.. hani sevgi her şeyi iyi ederdi? çiçekleri neden iyi etmiyor? ya da kuşların kanatlarını neden iyi etmiyor?
      bu temmuz ayındaki ilk üşümem değil, hani bir aralar herkeste mavi huydu ya; benim de üşümelerim huydur. yazın ortasında az donmadım zira..
      insanın tırnakları morarıyor üşüdüğünde, benim öyle mesela..
      ama kalbimin üşümesi..
      onun galiba mevsimlerle alakası pek yok.
      evet, insanlar kınanacak hale kolay kolay düşmüyor olabilirler, ama ben kınamıyorum; neden diyorum. neden böyle oluyor? nerede eksiğimiz var, hatamızın başlangıcı nerede?
      tabi kızıyorum da, ama kızsam da hemen yüz çevirmem ben, beni bilen bilir.
      ya çağ yanlış, ya sevgiler, ya hepsi, ya hiçbiri..
      herkes kendi hatasını kucağına alsa, başını okşasa ve sorsa 'nedenini' belki bütün kalplerin önü temizlenir..
      kimsenin gözünde başkasının nemi kalmaz..
      ya da belki de ben çok hayalperestim ya da belki de ben çok kırgın ve yorgunum..
      ya da hiçbiri..

      Sil