Ben sizin babanız değilim, ben ne dersem o olmaz..
Ve her insan her zaman her istediğini yapacak diye bir şey de yok. Mesela her istediğini yapabilmek hatta bence çok korkunç..
Sonra birini sevmek onun sahibi yapmaz kimseyi, sevdiğimiz insanlara onları yaratmışız gibi davranmak da ne bileyim biraz akıl eksikliği gibi..
2021 in son demlerinde neye bu kadar sinirlendim bilmiyorum.
Oysa sadece biraz hasta, biraz yorgunum. Ama mutsuz değilim (elhamdülillah)
Ağrım var, nefesim de daralıyor. Ama ruhsal bir sancı değil şükürler olsun..
Kalp ağrısı çok kötü biri, birkaç kere çok derinden münasebetimiz oldu kendisiyle ve hiç hoşlanmadım zatı alilerinden..
Neyse..
Peki, ben neden sizin babanız değilim? Beni tanıyan birçok insan bu söylediğimin fiziksel durumla alakalı olmadığını bilir.
Aslında bu bir itiraf da diyebiliriz..
Nasıl mı? Şöyle ki; çocukluğumdan bu yana biraz gereğinden fazla sorumluluğu hep almışımdır.
Ve bazen başkalarının sorumluluğunu da.. Bu ciddi bir problem. Başkasının sorumluluğunu almak aslında kendi hakkına girmek çünkü..
Fedakarlıktan bahsetmiyorum, bu bir kul hakkı meselesi. İnsan sadece başkasının hakkına girmez, hatta temelde kul hakkı insanın kendisine saygısızlığıdır.
Hazır başladık giydirmeye iki kelime daha yazayım içimde kalmasın; gıybet akıl eksikliği ve gösteriş de düşük zeka belirtisiymiş. Uzmanlar öyle söylüyor. Her şeyimizi gösterme çabası da bir kompleksmiş.
Sonracıma bağırarak karşımızdakini susturmaya çalışmamız acizlik, kendimizden güçsüz birine (fiziksel-psikolojik) şiddet uygulamaksa düpedüz eziklikmiş..
Bunları yazarken nasıl içim rahatlıyor anlatamam. Çünkü çoğumuzun karşılaştığı durumlara bir isim bulmak insanı rahatlatıyor.
Çok coştum, sakin ol Semacım 🙏🏻
Ve gerçekten ben kimsenin babası değilim, olmak istemiyorum ve olmayacağım da..
Eğer Allah o yükü benim omuzlarıma koymak isteseydi bunu yapardı, artistlik yapıp her önüme gelenin yükünü yüklenince; en başta kendim olmak üzere kimseye bir iyiliğim dokunmuyor..
Ve gün sonu raporunu aldığımda ben 100 yaşında bir ruhu taşıyorum. Özür dilerim sevgili kendim..
Kimsenin babası olmadığımı da geçen annem, çocukken babamın gömleğini giydiğimi söylediğinde idrak ettim. Evet dedim. Ben bu gömlekle babalık misyonunu yüklenmişim. Anaç değilim bildiğimiz babaçım. Babacan da olabilir.
Pardon, öyleydim. Artık değilim. Herkes kendi derdine, kendi yüküne, kendi işine dönsün.
Hoşça kal 2021 bir daha gelmeyeceksin biliyorum. Senden nefret etmiyorum.
Bu arada Nurgül'e yazı yazdığımı söyledim, çok atarlı olduğumu da söyledim o da bana 'seviyorsanız söyleyin'li bir yazı mı diye cevap verdi..
Kız haklı seven de söylesin. Sonra ağlamanın kimseye faydası yok..
Bitti.
Hep olmadıklarınızdan bahsetmişsiniz, peki siz kimsiniz?
YanıtlaSilBu arada ağlamak gideni geri döndürmüyor belki ama kalan için faydası çok. Bak yine ağlayasım geldi ama sonra ağlayamadığımı hatırladım. Aslında ağlamasam da olur şöyle herkesten uzak, sessiz, sadece yaprak hışırtılarının ve rüzgar sesinin duyulabildiği bir köşeye çekilsem de yeter. Blog isminin hakkını vererek bir de itiraf da bulunmak istiyorum sayın hakim; sıklıkla yazdıklarından pişman olan ve bunu neden yazdım diye kendime kızan biriyimdir ve bana öyle geliyor ki bu yazı da onlardan biri olacak. Aleyhime delil olarak kullanılacak daha fazla söz söylemeden sessiz kalma hakkımı kullanmak istiyorum.
Olduğum ne var bilmiyorum ama olmadığım şeylerin listesi bir hayli kalabalık..
SilÖte yandan, insan en son ağlamayı ertelemeli. Ağlamak, gülmek; hava, su gibi..
Çay da olur.
Aleyhinize delil olarak kullanmayız, çünkü ben mesela; avukat, hakim, savcı ve şahit de değilim :) bunları da olmadıklarım arasına ekleyebiliriz. Teşekkürler :)