Yüreği soğuyanın savaşı bitiyormuş. Böyle bir söz dolaşıyor
halk arasında. Günden güne de yaygınlaşmaya başladı. Ama şimdilik yayılıyor. Bir
gün başka bir söz bu sözün de yerini alacak.
Çünkü artık sanki sadece tüketmek için yaşıyoruz.
Kelimeleri söyleye söyleye bitiriyormuşuz gibi geliyor. Tuhaf
işte.
Dün çok huysuzdum, bugün keyifsizim..
Biraz da düşünceli. Ve hava da sanki aman keyfin yerine
gelmesin der gibi.
Her gün güvercin vadisinden (bana göre) geçerken, bir
düşünceye dalıyorum. Her günün gündemi farklı oluyor.
Bugün kanat çırpan çeşitli kuşlar bana ölümü fısıldadı. Kendi
ölümümü.
Bilmem dün saksıda gördüğüm toprağa dalmam mı bunu
düşündürdü? Yoksa ıstırapla dolu iki gecem mi?
Ama bilahare düşündüm işte..
Doktora gitmem gerekiyordu mesela bugün ama içimden gelmedi.
Hatta kendi kendime, ‘ölümcül bir hastalığım olsa acaba
moralimi yüksek tutabilir miyim?’ dedim. Doğru yanlış bilmiyorum.
Sonra ölecek olsam neler yaparım diye düşünmeye başladım.
Kime ne derim ya da kime ne demem?
İlk aklıma Orfeus geldi..
Onu çok özledim. Onu ne zaman özlesem canım bedenimde
fazlalık ediyor. Sonra dün izlediğim bir şey gözümün önüne geldi.
Bir kız var, bir adamı seviyor. Adam habersiz, bilgisiz öyle
çekip gidiyor. Aslında adam da seviyor ama çaktırmıyor (dizilerin uzun ve
izlenebilir olması için bu tarz aksiyonlar gerekli). Kız normalde fotoğraf
çekiyor, fotoğraf sergisi açacağı zaman kendi çekimlerinin arasında bir seçim
yapması gerekiyor. Derken pat diye sevdiği adamın fotoğrafını görüyor. Kalkıyor
ve gidiyor ağlıyor. Ardından elini yüzünü yıkıyor falan.
O an o kızı anladığım için kendime şaşırdım. İnsanın bir
fotoğrafa ne kadar ve nasıl yenileceğini çok iyi biliyorum.
Ben bir fotoğraf yüzünden, gerçekten sadece tek bir fotoğraf
yüzünden her şeyden kaçmak istemiştim.
İşte bir güvercin vadisi insana neler yapar? Bunları her gün
biraz daha görüyoruz.
Ölümden Orfeus’a.. Orfeus’tan dün geceki diziye..
Sonra yarın oldu.
Hava karanlık. Neyse ruhlarımız aydınlık olsun.
Daha birçok düşünce zihnimde döndü durdu. Ama ben hep ona
duyduğum hasrette takıldım.
Neden anlamıyor onu özlediğimde huzurum kaçıyor.
Zeyneb’e diyeyim de biraz arabesk dinleyip çikolatalı süt
içelim..
Sevgili kuşlar, beni her şeye inandırmayın rica ediyorum..
Küçüklerin gözlerinden öperim. Büyüklere hürmetler
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder