Farkındayım..
Bir şeyler söylemem gerekiyor. İçim fazlalaştı yine.
Kimseyle değil, kendimle konuşmalıyım.
Ama fazlalaşan her parçam sanki yarım, sanki konuşmanın
bittiği yerdeyim..
Geçtiğimiz günlerde yalnızlığımda iki kişinin fazla olduğunu
fark ettim. Ondan sonra da kim bana gelecekse ya ben olmalı ya da olmamalı gibi
radikal bir karar aldım.
Kuşun kanadına sığındım.
Kanatlar beni gökyüzüne ulaştıracak biliyorum.
Bu kalabalık yalnızlıklardan çekip çıkaracak..
Her şeyden kaçmama sebep olan sadece bir fotoğraftı. Ama öyle sade, öyle normal, öyle basit bir fotoğraf ki..
Hiçbir anlamı yok kimse için.
Ama ben hala bakamıyorum. Hala görünce kaçmak istiyorum. Hala
elektrik çarpmış gibi oluyorum. Bu duygunun adı ne bilmiyorum.
Ama Aşk olmadığına eminim.
Aşk’ın olmadığına da neredeyse..
Çünkü bütün düzenim bozuldu, söylerken titremiyorum belki ama bana uzak, çok uzak geliyor.
Karamsarlık değil yahut ümitsizlik hiç değil..
Dün bir arkadaşıma, geçen hafta bir üstadıma söylediğim
gibi, şair ‘Aşk kağıda yazılmıyor Mihriban’ derken aslında bize ‘Aşk’ı
kitaplarda da okuyamazsınız’ diyormuş..
O yazılmayanın, söylenmeyenin üzerindeymiş..
Ve artık tüm kalbimle Aşk’ın, Allah’ın sadece seçtiği
kullarının kalbine ilham ettiğine yakiyn ediyorum..
Ve ben hiç aşık tanımıyorum..
Bir şeyler daha var söylemek istediğim. Mesela, bazı
farkındalıklar yaşadım. Şahıslara ait farkındalıklar. Onlara söylediğim
sözlerin altında ezildim. Kötü sözler değildi, yani hakaret etmedim kimseye. Ama boyumu aşan şeylermiş
anladım.
Ben ezilirken o insanlar nasıl oldu düşünemiyorum..
Sonra..
Ama bu çok ağır..
Ağır ama yazmak istiyorum..
Dün gece kırgın uyudum, dünya üzerindeki hiçbir insana
değildi kırgınlığım.
Rabb’im.. yazdıklarımı okuyorsun biliyorum.
Ve yaşayan yahut
diğer aleme göç eden, melekler ya da cinlerden varlıklara değildi kırgınlığım..
Ama yine de merhem niyetiyle uyudum.
Rüyalarım bir sonuç vermedi, yorgunlukla uyandım..
Kırgınlığım devam ediyor Rabb’im.. Ve Sen’i çok seviyorum..
Baştan buraya kadar yarım yamalak birçok şeyden bahsettim. Ne yaram kapandı ne derdim azaldı.
Korkarım bir gün gelecek ve yazmak da iyi
gelmeyecek..
Bu gece yazmanın da iyi gelmediği gecelerden biri..
YanıtlaSilLaf aramızda, gece yazmak çok iyi gelmez zaten.
SilPeki ne iyi gelir Sema? Biliyorsan söyle lütfen. Bu gün bi korkumla yüzleştim ve farkettim ki korktuğum kadar korkulacak bir şey değilmiş. Sonrasında biraz rahatladım bile diyebilirim. Belki de iyi gelecek şey korkularımızla yüzleşmektir. Öyle midir, sana neler iyi gelir diyeceğim ama sana da pek iyi gelen bişeyler yok bu sıralar sanırım. Kafam da karışmış yine senli benli konuşuyorum, bağışla lütfen. İnsan yazı yazarken hatalı olduğunu düşündüğü bir şey yazdığında neden bağışlanma diler ki silip doğrusunu yazmak yerine? Galiba yanlış olduğunu düşünmekten ziyade karşısındakinden bunun sorun olmadığını duymak istediği için bağışlanma ister. Bilemiyorum Altan!
YanıtlaSilYaklaşık 15 yıl kadar önce bi hastalığa yakalanmış ve 2 yıl kadar üzerimden atamamıştım. Sonrasında dedim ki artık bağışıklık kazandım heralde bir daha bu hastalığa yakalanmam. Yanılmışım. Üstelik bu sefer 2 yoldan uzun bir süredir bununla yaşıyorum. Nasıl ve ne zaman üzerimden atarım bilmiyorum.
Doktor değilim ki ilacı bileyim Sayın Anonim. Fakat sizin için dua edeceğimi ifade etmek isterim. Umarım ciddi bir rahatsızlık değildir.
Sil'Beni bilirsiniz' diyebilecek kadar artık tanıdığınızı düşünüyorum. Cümlelere sonundan başlarım. Yine öyle oldu.
Bana iyi gelen muhakkak bir şeyler var. Rabb'im yarattığı tüm zehirleri panzehir de olabilecek nitelikte yaratmış. Karadutun lekesini nasıl yaprağı çıkarıyorsa, nasıl maşuk aynı zamanda yaraların merhemi oluyorsa; bana da iyi gelen bir şeyler var. Ama gece yazmak iyi gelmiyor derken kastım da tam bu panzehirli zehir gibi.
Neyse çok dallanıp budaklandırmayayım ben. Çay için
Sular kesik çay da koyamıyorum :)
YanıtlaSil