Ne kadar uğraşırsam uğraşayım, ne izlersem izleyim, ne
dinlersem dinleyim ve ne okursam okuyayım sürekli başa dönüyorum.
Hangi başa mı?
Seni özlediğim ana..
Bastıramıyorum, kontrol edemiyorum, hükmedemiyorum.
Ama Özdemir Asaf’ın dediği gibi; ‘utangaç bir kalbi taşırım
geceden, ben sana aşık olduğumu ölsem söyleyemem’
Ama Aşk büyük bir dava zaten.
Aşk bir dava mı?
Hay Allah kendi yazdığım cümle dahi şaşırtıyor beni.
Özlemek böylesine tuhaf bir duygu olmayı kimden öğrendi? Bir
insan her gün ömründen bir günle vedalaşan bir insan, özlerken nasıl
çoğalabiliyor?
Görmemek için kapattığım gözlerim, nasıl oluyor bir yüzün
bütün detaylarına takılıyor?
Ama hayır, ben seni özleyemem.
Bütün duygularımın bir sonunun gelmesi lazım. Her şeyin bir
bitiş çizgisi vardır öyle değil mi?
Üstelik adına ‘hevesim kırıldı’ dediğim duygunun yükleri
omzumdayken, kaç adım daha ilerleyebilirim.
Hissetmiyorum, gerçekten bu bir his değil. Adını da
koyamıyorum.
Ama bir anda göğüm delindi.
İçinden yıldızlar düşmedi. Ve ben küçükken gökyüzünü içinde
yıldızlarla dolu bir perde zannederdim.
Yerlere yağan bembeyaz kar gördüğümde, karın o ıssızlığında,
o aşina sessizlikte; gökyüzüyle yeryüzünü bir bütün görürdüm.
Evet, kar benim için göğün perdesini aralar ve yıldızlar
yeryüzüne damlardı.
Evet, ama artık o çocuk değildim.
Kaldırım taşlarıyla, çatal-kaşıkla, kalemle, kâğıtla,
oyuncak bebeklerle, tespihlerle ve akla gelmeyecek daha bir sürü şeyle konuşan
Sema değildim.
Ben artık kimseyle hiçbir şeyi konuşmak istemeyen bir Sema’yım..
Belki bundan, belki büyüdüğümü hissettiğim o andan kurtulmak
için kıyılarına sığındım.
Gözlerin gecem olsun, gülüşün güneşim dedim.
Ama hayır, ben seni özleyemem.
Bitti zaten, yazdıklarımdan daha fazlası değil. Hepsi bu
kadar işte.
Biliyorum 3 kitap okuduğumda özlemeyeceğim artık seni.. Hem
şimdi de hiç özlemedim ki.
Boğazımdaki düğüm sen de dâhil olmak üzere hiç kimseyi
ilgilendirmiyor.
Ve ben Allah’tan hasret yükünü benden almasını, gerekirse
saçlarını ve gülerken küçülen gözlerini, hiç alakası olmayan elimi yıkadığım
sabun kokusunda seni hatırlamamayı dileyeceğim.
Ve inan 3 kitap sonra seni bir daha özlemeyeceğim.
Ne bir çay hatırı ne bir vefa borcu da olmayacak..
Hatta şimdi başlıyorum ve bugün dinlediğim hiçbir şarkı
senden bana gelmeyecek.
Yarın seni özlemek biraz daha tükenecek. İnan tükenecek..
O zaman ben gidip çiçeklere su vereyim. Kurumasınlar..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder