Ne zamandı bilmiyorum, ama çok uzun bir geçmişi yok onu
biliyorum. Bir gün uyandığımda sanki hiçbir şey hissetmiyordum.
Hayır, hayır uyandığımda değil. Evet, şimdi hatırladım.
Bir akşamüstüydü..
Bütün hislerimi sanki pat diye düşürdüm.
Sanki zor tutuyordum gibi.
Ertesi gün mimiklerim olmadan uyandım. Konuşmak, gülmek,
ağlamak..
Hiçbiri hiçbir şey ifade etmiyordu.
Heyecan duygum da yoktu. Çok heyecanlanabileceğim bir şeyler
dahi hiçbir şey ifade etmiyordu.
Kimseyle konuşmak, kimseyi dinlemek de istemiyorum açıkçası.
Yani nasıl oldu bu bilmiyorum. Ama ablama izlettiğim bir
video var, hatta unutmadan not edeyim buraya da.
‘sahibine küsen hamster’ videosu.. Bir hamster var, bir de
sahibinin eli ve elindeki meyve. Önce çabalıyor o meyveyi almak için, sonra da
ulaşamadığında bırakıyor, yani vazgeçiyor. Ama donuk bir halde. Sahibi ona o
meyveyi uzatsa da tepki vermiyor.
Şu an bu tepkisizlik dönemindeyim hayatının ve o hamsterın
aslında küsmek değil, hevesinin kırıldığına yemin ederim.
Hatta kalbi de kırılmıştır.
‘Hayat’ dedim ablama bu videodan sonra. Önce biraz güldük
tabi. ‘insana heves ettiğinde değil, her şeyden vazgeçtiğinde tüm heveslerini
uzatır’ dedim. Yine güldük, ama bu sefer acı bi gülüştü.
Öyle ama kendimden biliyorum. Her şey vazgeçtiğinde, hiçbir
şey hissetmediğinde önüne düşüveriyor.
Sonra kimse beni sevmesin istedim. Kimse benimle konuşmak,
görüşmek için heveslenmesin. Çünkü ben hep kendimden yola çıkıyorum. Ve her
şeyi kendim gibi düşünüyorum.
Mesela beni seven bir insana karşı istesem de keskin
çizgiler çizemiyorum. Ama bu onları sevdiğim için değil, sadece seven insanlara
hürmet ettiğim için.
Mesela görüşmeyi nezaketen kabul ediyorum olayı bende yok,
ben yine kendimden yola çıkıyor ve bir insanın başka bir insanın yüzünü
görmesinin ne kadar önemli olduğuna inanarak kabul ediyorum.
Evet, belki nezaketen benimle görüşmek istiyor ve sahte
sevgilere sahip oluyorlar. Ama ben yine de o böyledir, şöyledir değil kendim
nasılsam öyle değerlendiriyorum.
İşte bundan mı bilmiyorum.
Hissizleşmem bundan mı?
Kimseyi de suçlamamak lazım şimdi.
Şunun bunun yüzünden değil.. Ben böyleyim.
‘Canımı yakanın canı yansın’ demem, pusuya yatıp perişan
olmasını beklemem, ah edip pişman olsun diye düşünmem. Canımın yanması bana
aittir der, yaramı sarmaya çalışırım.
Ah etmeden, bağırıp çağırmadan, çirkefleşmeden..
İşte maksimum bir yazı yazabilirim. O da kimse okusun diye
değil.
Kimse, biri, bir şey gibi hedeflerim yok hayatımda. Bu bana
iyi gelmiştir zaten hep. Ama konu şimdi bu değil.
Aslında konu hiçbir şey değil..
Ama ben birileri gibi değilim diye büyük bir suç
işliyormuşum gibi. Yani canımı yakanların canı yansın diye beddualar etmeliyim,
etmesem de içten içe kin güdüp perişanlık beklemeliyim.
Yahut mutluluklarım herkesinki gibi olmalı.
Neyse ki Rabb’im biliyor beni..
Çok şükür Rabb’im biliyor beni..
Çok uzatmadan, herkese benden Kent Şarkıları- Hayat Devam
Ediyor ve bir bardak açık çay..
Göğe bakalım..
Hissizlesmek; Çorak topraklarda kök salıp fırtınalara göğüs geren bir ağaç artık ne su arar ne de küçük esintilerle heyecanlanır.
YanıtlaSilDoğru, o topraklarda yeşermeyi seçmesi onun tercihi.. sonuçlarına da katlanmalı tabi..
Sil