Bilinen bir hikayeden bahsederek başlayalım sözlerimize..
Çok özet anlatacağım. Çünkü uzatınca, bazen unutuyorum
aslında neyden bahsedeceğimi. Ve zaten içimdekilerden kurtulmak için yazdığım
yazıdan, içimdekilerle tekrar çıkmış oluyorum. Ve hatta bazen yenileri de
ekleniyor
Her neyse..
Bir gün Leyla’nın babası harika bir ziyafet verir. Yemeğin
başında Leyla vardır. Ve Mecnun da sıradadır. Herkese yemeğini veren Leyla,
Mecnun’un tabağına kepçeyi vurur ve tabak kırılır. Herkes şaşırır ama Mecnun
mütebessimdir. Leyla’nın onu sevmediğini söyleyenlere de o meşhur sözü söyler, ‘olmasaydı
bana meyli, hiç çanağımı kırar mıydı Leyli?’
Yani kastı eğer bana da sizin gibi hiçbir şey demeden yemek
verseydi, sizden ne farkım kalırdı? Beni sizden ne ayırırdı? Bunu okuduğumda
kendim çıkarmıştım.
Kendi çıkarımlarımla yaşıyorum zaten. Âşıklar ve Sevgilileri
arasında, mukattaa harfleri gibi sırlar var. Bazılarını hatta sadece âşık
biliyor, Sevgili’nin haberi dahi olmuyor.
Ama gelelim yaşadığımız çağa.
Bizler atalarımızdan genlerini alan insanlarız. Kaşımız,
gözümüzle değil sadece. Huyumuzla ve suyumuzla da..
Sanırım bu hikâyenin genlerini de almış olacağız ki, günümüz
dünyasına vurduğumuzda çatır çatır kırıyoruz Mecnunların kâselerini.
He herkes Mecnun biz Leyla değiliz. Hatta bence hiç değiliz.
Yani bugün düşünüyordum, Aşk için irşat edecekse bir Sevgili,
çanağı kırmasın. Çünkü artık Mecnunlar tebessüm edip, perde arkasına bakmıyor. Bunun
yerine kalbine gömüp ya da bırakıp gidiyorlar.
Yani ‘ne sen Leyla’sın, ne ben Mecnun.. sen benim çanağımı
kırarsan, ben de kapıyı çarpar giderim..’
Yani, kimse Mevlana değil, Şems’in gidişinde başını bir
dilenciye vermeğe razı olsun.
Kimse zaten Şems de değil, arkalarında bıraktıkları Mevlana
olsun.
Zaman değişti, insan dönüştü.
İnsan dönüşmeli de..
Zaman zaten değişir..
Tabi çok umutsuz da olmamak lazım, ama umut etmekle kendimizi kandırma arasındaki farkı da gözetmek lazım..
Sonra takvime darılmanın pek anlamı yok :)
Küçüklerin ellerinden, büyüklerin gözlerinden öperim..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder