Ne zaman böyle bir şeyler olsa Zeyneb, 'Sema linç mi edilmek istiyorsun?' diyor.
Ben de istisnasız 'Nesimi, Hallac neden vaz geçmedi, ben niye vaz geçiyorum?' diyorum..
Ve Zeyneb 'senin de mi derini yüzsünler istiyorsun?' diyor ve konu uzayıp gidiyor.
Zeyneb tamamen bana olan muhabbeti ve beni korumak için diyor biliyorum. Ama onunla bu diyaloga girmeyi öyle çok seviyorum ki tarifi imkansız..
Kendimi elbette Hallac veya Nesimi ile mukayese etmiyorum. Ama hoşuma gidiyor onlarla aynı cümle içerisinde kendimi anmak..
He ne yazdığımı hala eklemedim ama önce bir girizgâh yapmalıydım elbette..
Ve yaptığıma göre şimdi pekâlaa ne yazdığımı ekleyebilirim.
'İki kaburganın arasında saklanmış Kâbe-i sır,
Sırra gark olmuş Sevgilinin dudağındaki bade..
Beni irşad eden ne İncildir ne Tevrattır
Ben Hakk'ın yüzüne bakmayı buldum Sevgilinin gamzesinde..
Makamı Hak makamıdır
Allah'ın haremindeki sultandır
Gönülde sultan-ı cihandır
Bakışıyla alın yazısını yazandır..
İlham ilahidir yani vahyi kelamdır
Şiir Sevgiliyi yansıtan bir tür mihraptır
Sevgilinin ayağının tozu secdegahtır
Kalem bu mektebe hizmet eden bir gulamdır..'
Şerh edebilirim aslında. Ve burada öyle çok derin anlamlar da yok bana göre..
Yani henüz derimin yüzüleceği kadar ileri gittiğimi düşünmüyorum.
Konuşmak isteyen varsa da konuşabiliriz hiç sorun değil..
Ama mesele bence şu, bir insan böyle sevilebilir. Bu abartı gibi gelebilir kimine göre ama bence her insan kalbince bir sevgiyle sever.
Kalbi ne kadar genişse insanın sevgisi de onunla doğru orantıdadır.
Bakın Aşk demiyorum.
Çünkü o bambaşka bir mevzuu..
Ama sevgi insanın kalbincedir ve eğer dili dönüyorsa da anlatsın bunda ne sakınca olabilir ki?
Ama anlatırken abartmasın, abartmak ve kalbin kabınca sevmek arasında ince bir samimiyet çizgisi var..
Bunu yakalamak pek mühim..
Bu arada sevmek deyince hemen neden karşı cins anlaşılır onu da anlamış değilim..
Neyseki şair değilim ve neden olmamam gerektiğini bir kere daha anlamış bulundum..
Dilimin ayarı yok zira..
Zeyneb'i üzmek istemem. Dar ağacına mı çeksinler beni? Derimi mi yüzsünler? Değil mi ama..
Yine de bir gün yazar olma fikrim günden güne pekişiyor..
Bakalım hayırlısı..
Hülya Polat ile bu geceye de veda ediyoruz..
Hülya Polat haklı..
Diyor ki 'yaz geldiği zaman da dağlara kar olur mu?
Hem sever hem ağlatır böyle de Yar olur mu?'