‘Beni sorarsan; İyi işte.. Nasıl olunursa öyleyim
ayrıldıktan sonra, her şey aynı..
Aynı kuşlar..
Karanfiller..
Hepsinin selamı var sana.’
Tam olarak kendimi bulduğum, kendimizi bulduğum şarkılardan
biridir bu şarkı.. Kendimiz deyince bir çoğulluk giriyor işin içine,
Peki, kendim nasıl pat diye kendimiz oluyor? Kaç kişiyim,
kaç kişiyiz.
Kaça bölündük sahi?
Kaç parçaya bölündü bizler?
Çok uzak değil, Fatıma’dan bahsediyorum. O benim, kendimiz..
İkimiz biriz. Ve bu sözler bizi anlatıyor diyorum..
Bu şarkının sözlerine hem Fatıma adına, hem kendim adına
katılıyorum. Bütün satırlarda tek tek sohbet ediyor gibi susuyoruz biz.
Siz bilmezsiniz..
Bilmeseniz de olur..
Çünkü nasıl ifade edersek edelim, ‘ağlamadık diye iyi
sanacaklar’ biliyoruz.
Çünkü bağırarak söylenen her ağıtın müşteri daha fazladır. Bağırmadık
diye bizi iyi sanıyorlar..
Peki, kötü müyüz? Değiliz işte, değiliz? Olmayacağız da..
Haydi biraz sırlardan bahsedelim, haydi biraz acılara, bir
parça gecelere, biraz gülümsemelere ayna tutalım..
Tek bir sır verelim ya da, bırakalım gerisini kim nasıl
anlamak istiyorsa öyle anlasın. Zaten öyle yapılmıyor mu?
Hep öyle yapılmadı mı?
Herkes haklıydı, herkes çok haklıydı, söylenmeyen her şey
yok sayılıyordu..
Kızgınım dostum, burası bir mahkeme salonu değil ve ben bir
Hakk’ın avukatı değilim.
İşte bu yüzden kızgınım, çünkü burası benim saham..
Uzaklaşmadan geleyim sırlara;
Bağırarak sevmediğimiz, boy boy fotoğraf paylaşmadığımız
için haklı herkes, biz sevmeyi bilmiyoruz.
Kimse üzülmesin diye ağlarken gözyaşlarımızı geceye
gömdüğümüz için, hayat bize güzel, biz acı mı çekiyoruz?
Özlerken kimseye saldırmayıp, Allah’ım yel essin kokusu
gelsin, Allah’ım rüyasını göster diye dua ettiğimiz için tabii ki bizden başka
herkes haklı..
Kıskançlık krizlerine girip 750 tane sahte hesap açıp,
kendimizi bu habis duyguya esir etmek yerine, anıların hepsini tespih çeker
gibi çekip kutularımıza koyduğumuz için tabii ki sevgimiz sahte..
Ah etmediğimiz için duygusuzuz..
Ah insanlar..
Ah..
Ne çok biliyor herkes her şeyi. Herkes aynı yaşamadığı için
ne çok yargılanıyor, ne çok dar ağacı kurulmuş dedikodu pazarlarında..
Kimdir bu şahıs diye sormadan, sırf güldüğü için dertsiz
sayılan insanlarız biz..
Oysa mesela Fatıma, kiraz çiçeği gibidir. Rengiyle baharı
güzelleştirir..
Farklı bir ahenkle yaşar bu hayatı.
Yaşadığı sorunlara herkes gibi bir reaksiyon göstermediği
için, dertsizler grubundadır çok uzun zamandır.
Sorunlardan beslenmediği için, hayat ona güzeldir.
Bu uzayıp giden bir sözdür aslında..
Hamd olsun onun sevgisini kalbime koyan Allah’a..
Çok anlatıp dostumu nazarlamak da istemiyorum.. o yüzden ‘Maşaallah’
diyorum kırk bin kere J
Bana kattığın yüzlerce şey için teşekkür ederim dostum..
Bin kere maşallah sana da sevgine de :)
YanıtlaSilSağ olasın kardeşim :)
Sil