İzleyiciler

20 Temmuz 2019 Cumartesi

Kendimle Başım Belada..



Sonra bir gün bir müziği yine ezberimde tutmam gerekiyor gibi defalarca dinledim. Biliyorum, o içimde bir yere dokunmuştu.

Ben böyleyim ama..

Bir şeyler gönlüme değince onu ezberliyorum. Sesin de böyleydi mesela.

Duymasa da kulaklarım sesini tanırım ben senin..

Sonra derken bir gün kalbim ağrıdı

Bir gün yoruldu kalbim

Bu kalbim başıma iş açtı mesela.

Senden önce olmayan dertlerim peyda oldu birden. Seni sevmek, özlemek belki içimde büyüttüğüm bir düştü. Sonra ben o düşten düştüm.

Bu düşmeden sonra Adem’in değil, Havva’nın düşüşünü de ezberledim. Ama yine de başımı kaldırıp gökyüzüne sükunetle bakamadım.

Ah sen benim kalp ağrım.

Sanki ruhuma açılmış, ah sen benim yara izim..

Bütün yollar da senin gidişini ezberlemişler. Tüm dileğim beni bu gelişlerden azad etmen..

Şairin de dediği gibi, ‘ya topla yaralı kırlangıçları ya da bu vefasız şarkıyı sona erdir.’

-         -İnsan kalbinden şikayet eder mi Sema?

-          Ah bilmiyorsunuz, şikayetim kalbimden değil..

-         - O halde nedir bu halin? Ne olmuş olabilir sana?

-          Kırıldım.

-          -İlk defa mı?

-          Hayır, belki de hepsini toplayıp şimdi kırılmışımdır..

-         - Yine de şikayet mi etmeli insan? Muhakkak bu imtihandan senin faydana bir kazanç elde edeceksin..

-          Biliyorum, ama..

-          -Ama’lar sıkıntılı cümlelerdir biliyorsun değil mi? İnsan ama’dan öncesine saklanarak ama diye başladığı yerden sonra hakikati izhar eder..

-          Biliyorum, nolur bi şey olsun, olsun da bütün bu kırgınlığımı yele vereyim..

Derken derken iç hesaplamaların da bir sonu olmadığını ve onları da ezberlediğimi anladım.

Senden önce gitmenin korkusunu yaşamıyordum,

Şiirler bıçak gibi delmiyordu yüreğimi..

Ah ne kadar arabesk..

En iyisi dizlerini iyice kendine çekip tüm sancıları bastırarak milyonlarca kitap okuyup, yüksek sesle şarkı söylemektir belki de..

O zaman ben gidip çay içeyim.

Herkese benden çay, Şakir’e de..



6 yorum:

  1. bu çay her şeye iyi geliyor mu sahi? kaç gündür sabah akşam demeden çay içiyorum ama içimdeki şu sıkıntıyı atamadım bir türlü. Sizin içtiğiniz çayın bizim bilmediğimiz bir sırrı mı var acaba? Yoksa çay ardına saklandığımız bir perde mi? Beyaz keten örtülü sofralar kuramadığımızdan mı bu kuru çay sofrası?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Meşhur bir söz vardır 'meşrubat-ı umumide, bir iksir-i azamdır çay..' :) iyi gelmez mi hiç, muhakkak gelir. İnşaallah ferahlarsınız, fakat çaya iftira atmayınız efendim. Bazı yaraları sadece çay iyileştirir.. (reklam metni olarak kullansınlar bu sözlerimi izin veriyorum :D )

      Sil
  2. Haklısınız efendim, çaya iftira atmak ne haddimize anlaşılan biz hakkını veremedik çay içmenin.
    Bazı yaraları sadece çay iyileştirir sözünün üstüne söz söylemek haddimiz değil elbet lakin bazı yaralar hakkında bizim oralar da pek meşhur olmasa da bir söz vardır;

    "Dün tabîbe derd-i dilden bir devâ sordum dedi
    Gam yemekden özge bu derdin devâsın bilmedim"

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dert başka bir bahis efendim, gam başka.. çay başka..
      Gerçi gören için hepsi bir..
      Tabipler ne zamandır gönül derdinin ilacını ifşa ediyorlar :) had, hudut meselesi için 'itirafname' doğru yer değil; itiraflarımızın da mı haddi olsun? İçimiz mi şişsin :)
      Çay muhakkak blogtaki birçok yazıda bahsi geçen bir muhteremdir. Bunu da belirtmek isterim. Teşekkürler :)

      Sil
  3. İçimiz şişmiş gerçekten. Ben içime atmaktan sanıyordum ama demek ki yeteri kadar çay içmemektenmiş hep. Arada bi eşi dostu toplayıp çay saati yapalım burada madem. Belki içimizdekileri döker rahatlarız biraz :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İşte şişmesin diye itiraflarımıza had koymuyoruz. Çay konusunda da şunu eklemek isterim, Ahmed Çayı içiyoruz biz, içine de iki (2) tane gül atıyoruz. İçimi yumuşuyor bu sayede.. Eşim, dostuma da buradan yaşarsam yarın saat 13.00 de çay içeceğimi duyurayım. Bu havalarda toplanmak zahmetli olabilir.. :)

      Sil