Acı çekmeyi sevdiğim zamanlar
biliyorum. Çünkü acının beni ben yaptığına inanıyordum. İlk acımı dün gibi
hatırlamıyorum. Hangisinin ilk olduğunu da bilmiyorum..
Ne zaman bir şeyler yolunda gitse
içimi derin bir huzursuzluk kaplar. Bu inanca nereden kapıldım bilmiyorum. Ama zifiri
gecelerin sabahına duyduğum ümit gibi güneşli günlerin de bir geceye dönüşeceğine
dair bir inanca sahibim.
Nereden geldi bu inanç bana ya da
kim öğretti bilmiyorum. Ama sahibim işte.
İnsan bu korkuyla yaşadıkça,
aslında insan sadece korkuyla yaşadıkça o korkunun esiri oluyor. Aşamıyor. Aşamadım.
Bu yüzden acıyı acı çekmeyi sevdim.
Derdi olmayan insan olur mu? Ben hep
inandım derde ama dert ve acı aynı şey değildi. Acıyı seviyor olmam bir tık
belki biraz daha üstünde mazoşistlik olabilir.
Ya da korkudur bilmiyorum.
Dert bence Hak’tır. İnsanı hakikate
ulaştıran, yandıkça aydınlatan bir ışıktır. Ama acı öyle değil. Acı insanı
insana gömüyor.
Biliyorum.
Çok gömüldüm.
Kendimden başka yas tutanım da
yoktu.
Kimse bilmiyordu çünkü.
Ben çok gömdüm kendimi kendimde.
Her güzel şeyin peşi sıra derin
acılara gark oldum. Belki ben çağırdım acıyı bilmiyorum. Ama oldum biliyorum.
Kötü müyüm? Hayır. Melankoliyi
oldum olası sevmemişimdir. Karamsarlık hiç tarzım değil. Acıyı içimde, sinemde
kendimle çekmeyi yeğlerim.
Acının gösterişi olmaz ayrıca. Bağıra
bağıra acı mı çekilir Allah aşkına..
Şimdi bir telefon geldi. Uzun bir
konuşma olacağı şimdiden belli unutmadan sözlerimi bitireyim.
Güzel şeyler de oluyor hayatta. Mesela
yolda gördüm geçen. İki kişiden biri diğerine gülümseyerek “günaydın” dedi,
diğeri de aynı samimiyetle “sana da günaydın” dedi. O samimiyeti gördükten
sonra yol boyu başımı kaldırmadım.
İçimi bu samimiyetin sıcaklığına
bıraktım. Ve bütün gün sırf o iki insanın birbirlerinin “günaydın”ları oldukları
için bütün insanlığa olan ümidimi kesmedim.
Sadece bu kadar da değil. Acı hala
ve her zaman çekiyorum doğru. Ama güzel şeyler de oluyor hayatta.
Ve şu da bir gerçek, o gün onları
görmemi sağlayacak kadar güzel bir gece geçirdim. Bana güzel bir “iyi geceler”
olandı belki de başkalarının “günaydın”larında bulduğum samimiyet bilmiyorum.
Her halimize şükürler olsun. Dostlara
selam ederken küçüklerin gözlerinden büyüklerin ellerinden öperim..
2018- İstanbul
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder