Neydi
kırılmak? Neydi kırgınlık? Küsmek? Öfke? Sevgi? Nefret? Bütün bu hislere ne
isim vermişti? Kim bunların bu anlama geldiğini söylemişti?
Mesela
bu ismi verirken, örneğin sevmenin, herkesin gönlünün genişliğince olduğunu da
söylemiş miydi? Yoksa herkes bu kelimenin içini kendi mi doldurdu?
Gece
oldu…
Karanlığın
en sevdiğim halindeyim, kulağımda bana her dinlediğimde kendi halimi hatırlatan
henüz yeni tanıştığım bir müzik var.
İçim…
Gece
gibi, biraz kararmış, ama gece gibi örtme arzusunda. Her şeyi, herkesi,
yaşanmışlıkları mesela, en çok hayalleri. Hayaller tehlikeli çünkü bir anda
insanı en çok istediği yere şıp diye götürüyor hem de istediği şekilde. Bir
anda bulutların üzerine çıkıp yıldızlarla konuşturabiliyor mesela. Tehlikeli
işte hayaller, hele geceleri, özellikle herkes elini eteğini yaşamaktan
çektiğinde. Bir tek sen ve hayallerin kaldığında mesela. Hiçbir gürültü dahi
çıkmadan… Büyük risk…
Ben
en çok gelişlerden korkarım mesela, gerçekçilikten değil, gelmeler gitme
korkularını içinde barındırdığından. Düşmekten korktuğum için yükseklere
çıkmayışım da mı bundan acaba? Ben korkak biriyim sanırım. Hayal kurmak
özgürlüktür diyebiliriz evet, ama tutsak olduğumu, esir olduğumu düşünmüyorum.
Üstelik ispatlamak zorunda olduğum bir özgürlükte tutsaktır belki.
Zihnim
karmakarışık ne düşündüğümü de tam kestiremiyorum. Kırgın mıyım? Bilmem. Yorgun
mu? Olabilir. Öfke? Ona da bir parça meylim var. Tahammülsüz? Bir hayli hem de.
Bu durumun ismi ne bilmiyorum. Hissiz miyim? Sanmıyorum. Hatta bunu söylerken
gülüyorum, çünkü biliyorum birkaç gün sonra dönüp bu yazdıklarımı okuduğumda
güleceğim. Hatta belki silecek, silmek ne imha edeceğim. Ama yine de itiraf
ediyorum, çünkü içimde tutamam ben bazı şeyleri biliyorum. İçimde yer
olmadığından değil her şeye içime atacak değer vermiyorum.
Ama
yine de şuan ağlayasım var ama ağlamakta istemiyorum.
Çok
konuşmayım, sonra biliyorum pişman olacağım J
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder