Pat diye yeni bir yazı yazarak Nurgül’ü şok etmem yok mu?
Bilmem belki de.
Belli var insanın içinde bir şeyler. Bitip tükenmiyor.
Ekim’deyiz. Hakiki acıyı ve en büyük mutluluklarımdan birini
yaşadığım bir ay bu ay benim için.. Eğer tabiri caizse; aşkı ve ayrılığı aynı
ayda yaşamak.
Ama ben hiç aşık olmadım.
Çok sevdim ama baya çok sevdim. Gayrisafi milli gelirde herkesin
payına düşenden bir parça fazla. Ama bu aşk değildi. O yüzden bu açıklamayı
başım önümde rahatlıkla yapabiliyorum; aşk beni kendisi için hiç seçmedi.
Bu başka bir konu olarak gündemimizde kalmasın.
Bugün aslında; insanların yaşattıklarını yaşamadan,
söylediklerini duymadan, hissettirdiklerini hissetmeden ölmeyeceklerini hatırlatmak
isterim. Hiçbir cümle yazarken de bu kadar kasılmamıştım. Bunu herkesin
bilmesiyle alakalı olabilir bu bilemiyorum.
Bir kalp kırmak aslında kendi kalbini kırmaktır insanın.
Hakaret etmek aslında kendine hakaret etmektir. Kişinin kalbinde
ne varsa sözünde de o vardır. Ne kadar gizlerse gizlesin söz ağızdan çıktığı an
kader kalemi iş başına geçer ve kişinin kendi kaderini resmeder.
Evet ben bugün biraz üzgünüm. Birazdan çok ve sadece bugün de
değil.
Bağzı hazımsızlıklarım var. Ve ne zaman çare oldu ne müzik. Ne
gözyaşı ne kahkaha..
Üzgünüm çünkü biliyorum herkes yaşattığını yaşayacak. Ve insan
göz göre göre, ulu orta öyle herkesin içinde neden kendi canına bu kadar okur
ki?
İnsanlar konuşurken (!) duymuyorlar onu anladım. Hani herkes
çiçek bahçesinde yürümüyor. Bağzıları gerçekten uçurumun kenarında bir sözü
bekliyor.
Her şeyini kaybeden insanı artık hiçbir şey mutlu etmiyor
sonra.
Ya hu kendimden biliyorum işte ne oldu diye düşünmenin ne
anlamı var. Bir kere ben de düştüm o uçurumdan. Ve yemin ederim bu intihar
değildi. Ama yemin ederim bu o düştüğüm toprağa, yazılsa şiir olurdu.
Sonra hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığı bir düşüştü o.
Kimsenin görmediği, elimden kendimin tuttuğu..
Adem’in cennetten düşüşünü gördüğüm gibi. Gördüm..
İşte sonra kimse cennetin kokusunu getirip sürmedi gözlerime
ve kalbim o günden beri hiç sükut etmedi.
Ne gerek vardı şimdi bu yazıya Sema?
Ama Ekim’deyiz işte. Ekim bu ay..
Ektiğim ay..
İlk cümle bana nedense Sezai Karakoç’un “. Lilinin yağdan kıl çekercesine yaşayışı yok mu” dizesini hatırlattı. Okumuşsunuz muhtemelen bu şiiri. Buradan size armağan etmek isterdim ama başkasına ait benim nazarımda :)
YanıtlaSilYazı paylaşılalı epey olmuş bir kaç kez de okumuştum ama içinde beni gecenin 3’ünde uyutmayan bazı dertlere değindiğini şimdi fark ediyorum. Belki de her şeyin bir zamanı vardır ve beklediğimiz bağzı şeylerin hala zamanı gelmemiştir, kim bilebilir? İnsanlara inanmak, güvenmek suç olmamalı, yani suç değildir ama hayal kırıklığına da sebep olmamalı diye düşünüyorum. Bu konuda Hz.Ali’nin bir sözü geliyor aklıma ve kendimi bununla teselli etmeye çalışıyorum. "Güvenilir kişi sana ihanet etmedi ama sen haine güvendin."
Bu konudan çıkardığım dersler de oldu ve sanırım odaklanmam gereken nokta da burası. Kötülükten keyf alacak kadar fıtratındam uzaklaşmış kişiler hariç sanırım insanların çoğu yaptıkları işlerde vicdanlarını rahatlatmak için davranışlarını haklı gösterecek gerekçeler uydurup kendilerini de buna inandırma yolunu tercih ediyor. Kendim için de bu sorgulamayı yaptım zira ben de insanların çoğu sınıfına giriyorum. Velhasıl alışıp sindireceğim umarım.
Yazıya yorum yapma bahanesiyle içimi döktüğüme göre gidip uyuyabilirim artık sanırım :) Uyuyamazsam tekrar gelirim blok burada ne de olsa :) Teşekkürler, teşekkürler ☺️
Yeni yayınladığım yazıya bakacak olursak, şiirler sarmış dört bir yanımızı. Bir yanı iyi hoş, lakin bir yanı da uçurum ne yaparsınız..
SilBu sefer baştan başladık yanıtlamaya, hayrolsun sonumuz..
Şiiri okumadım. Armağanları kabul ederim. Şiir ihtiyacı olana aittir. Bu yüzden bir gün birine armağan etmek isterseniz, edin. Bu ben olmayabilirim :)
Bir mafya dizisinden öğrendiğim bir söz; insan celladına aşık olurmuş. Mafya dizisi de olmayabilir. Hatta dizi dahi olmayabilir. TV ile aram yoktur çünkü.. fakat konumuz bu değil. İnsan güvenini sarsana güvenerek öğreniyor ne yazık ki aslında ne kadar çok güvene ihtiyaç duyduğunu. Eğer yorulduysanız daha çok çalışın, düştüyseniz kalkın, yaranız varsa ağlayın ama o yarayı sarın. Yaşadıklarınızı da heybenize koyun sonrası Allahu alem :)
Çok pozitif hissettim kendimi. Normalde de böyleyimdir de son dönemlerde çok negatiftim aslıma dönmüşüm gibi oldu.
Her neyse. Gece şairler ve delilere aittir. Şair ve deli olmayanlar uyusun. Gerisine benden çay..
Rica ederiz (blog ve ben), teşekkürler teşekkürler