Ve bir gün,
Hiçbir şey olmamış gibi
Biliyorum öyle tüm güzelliğinle
Umursamaz ve içten gülüşünü takarak dudaklarına..
Sonra huzur yeşili ve özgürlük mavisi
Ve kıyısına doğru eylül elası gözlerinle
Beni benden ederek çıkıp geleceksin..
Ve ben işte, tam o gün, o gülüşü ve gözlerini bugünkünden
daha az sevmeyeceğim. Ama gelişini de beklemeyeceğim..
Ansızın nasıl düştüysen gönlüme bundan bilmem kaç yıl evvel,
tıpkı o zamanlardaki gibi, uzun yolların sonunda bulduğum deniz gibi
karşılayacağım seni.
Habersiz,
Beklentisiz,
Belki unutmuş..
Yüzümde bir gülümseme ama biliyorum aşina gözlerimle
bakacağım, yorgun yüzüne..
Ah delikanlım, ah yarım kalmışlığım. Ne güzelsin yine bugün,
dünden daha güzel.
Ah yorgunum, yaralanmış yanlarım, nedir derdin senin böyle?
Derken düşüverdim yine bir kitabın satırlarından tam olarak
Ortaköy’e.. Hazır demişken Ortaköy diye, bir sır vereyim kendimden.
Biliyorum sırlar gösterilmiş yaralardır. Biliyorum sırlar
ilk hançerle vurulan yanlardır ama olsun. Benim bu sırrımı bilecek kadar beni
bilen, yaramdan da vursun. Zaten vuran vurana, bir de buradan vurulalım.
Ne kaldı ki zaten geriye?
Ben rüyalarımda ilk..
Kavuştuğum, sustuğum..
İlk Ortaköy’dü işte orası..
8 yıl öncesine gittim bak şimdi. Hani orada bir bank var ya,
işte tam o bankın üzerinde, gözlerin düşünce denize..
Gönlüme düştü o gözler..
İşte o gözlerle bugün çıkıp gelsen, inan o günden daha az
sevmeyeceğim seni..
Sevmenin hakkını veren nadide insanlardan birisin hayran kaldım kalbine kalemine
YanıtlaSil