Gece saat 04.19. Herkes derin uykuda. Ben de kendimle
konuşuyorum yalnız başıma. Duvarlar var bir de siyah işte.
Her yer karanlık... Çocukluğumu anlatıyorum kendime,
hayallerimi, düşlerimi, gördüklerimi ve görmeyi beklediklerimi. Şimdilerde
Kuzey ışıklarını çok merak etsem de küçükken benim için lunaparktaki ışıklar
kadar hiç bir ışık güzel değildi.
Yalnızlıktan çocukken de korkmuyordum ama içim hep
burkuluyordu işte...
Lunaparklar dedim ve hayallerim. Ben en çok akülü araba
isterdim... Bilmem nedendir ama kontrol edemediğim bir hız tutkusu var içimde.
Öyle ağır aksak ilerleyen atlıkarıncalar beni hiç cezp
etmezdi istediği kadar ışıkları rengârenk olsun. Çarpışan araba büyüdükten
sonra keyif vermeye başladı ama hız treni benim için bir tutku. Yazarken dahi
heyecanlanıyorum. Yüksekten korkarım o yüzden dönme dolap mevzularına hiç girmeyeceğim.
Çocukken hatırlıyorum rüyamda dahi araba görüyordum. Biraz
büyüdükçe hayatıma giren bisiklet, içimdeki coşku, ne hayallere şahit oldu o
Ankara'nın sokakları.
Büyüyoruz sonra..
Yavaş yavaş...
Ah zaman nedir bu bizimle kavgan? Zamana bırakınca iyileşme
arzum olmadı, zaman ne yapabilirdi ki ben istemeyince...
Bugün sabahtan beri gözümün önünde bir salıncak, yüksekten
korkan ben ne kadar cesaretliyim o kocaman dev salıncakta.
Uçuş uçuş...
Gökyüzüne değiyor elim...
Sonra kokusu geliyor elimin...
Annemin elleri gibi kokuyor ellerim...
Amcamın şehit olduğu yaşı çoktan geçmişim... Çocukluğumun
güzel adamı. Acaba yaşasaydı nasıl olurduk? Şimdi şu saatte beni arar mıydı?
Ağaç üstünde hayaller... Aşağıda benden ağaçtan koparacağım
meyveyi bekleyen abla ve kardeş...
Ellerim yine gökyüzünde...
Ah bulutlar ne çektiniz yıllarca benden...
Beyaz, pofuduk bulutlar...
Lunaparkın içinden çıktım göklere.
Bence en büyük ihlas bir çocuğun gönlünde ve en temiz irfan
bir çocuğun gözlerinde...
Çocukluğum, biliyor musun, seni çok özlüyorum. Öpüyorum
gözlerinden. Kocaman sarılıyorum sana...
Üşüyorum yıllar sonra. Damarımda kan kalmamış gibi, gönlüm
parça parça.
Duraksızım,
Bisikletimin hızla pedal çevirdiğimde çıkardığı sesi
özlüyorum.
Gözlerim karanlığa değiyor ve beni geceden hep o
uyandırıyor...
Çocukluğum seni çok özlüyorum. Hasretle selamlıyorum. Yeşili
bu arada senden çıkardım. Benden çalmaya çalışan, çocukluğuma dokunmaya çalışan
bir hırsızdı o.
Ahh Çocukluğum...
Üşüyorum...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder