İzleyiciler

28 Şubat 2025 Cuma

Kalan Sağlar..



Siz hiç, hiçbir şeye hakkınız yok gibi hissettiniz mi?

Geceden düştünüz mü?

Gökyüzünüz kırıldı mı hiç?

Sizin hiç kalbinizi sıktılar mı? Muhakkak düğümlenmiştir harfler boğazınızda. Şimdi değilse bile bir gün mutlaka..

Peki, hiç o harfler dağ olup yıkıldılar mı üstünüze?

Tufan olup yok ettiler mi içinizi?

Hiç küf kokusu sızlattı mı yüreğinizi?

Hiç ıhlamura yemin ettiniz mi? Bütün uçurumlarınız hep aynı yola çıktı mı?

Ya hu siz hiç göz kapaklarınızın arasında sıkışanların uykusuzluğunu çektiniz mi?

Olmuş olsun.. Lütfen yeryüzünde bütün bunları tek başına yaşamasın kimse. Empatiden bahsetmiyorum. Bildiğin düpedüz bir kişi düşmemiş olsun damdan.

Bağzı imtihanlar bireysel olmasın. En az 2 kişi aynı imtihandan sınanmış olsun.

Bu gece ne olur güneş aniden doğsun. Ve uykularımızı çalanlar ne olur geri versin.

Ne olur ya bu gece kimse kâbus görmesin. Sıçrayarak uyanmasın. Kalbi vücuduna ağır gelmesin kimsenin ya da ruhu bedenine fazla gelmesin..

Melankoliyi sevmeyenlere selam olsun. Savunacağım. Kimsesiz kalmış yetim cümleleri savunacağım. Hem de sıfır hukuk bilgimle. Ve yargılandığında o cümleleri yetim bırakanlar, önce oturup ağlayacak sonra lokma dağıtacağım..

Sevgili Gece Güneşim, benim sevgili Leyl-i Yar'im..

Altından nice sular akıttığımız köprüden çiçekler dökelim suya. Belli mi olur, bir çiçek belki tutunur hayata..

Saat 03.52 ve ben yine kafamı taşıyamıyorum.

İki gün önce başladım bu yazıya, başladı da bitemedi. Bağzı şeyler biraz böyle oluyor işte hayatta. Mesela 28 Şubat’tayız.

Güneş doğsun diye yalvardığım o geceye güneş doğdu ve ben de gördüm o güneşi. Üstünden 2 gün de geçti. Fenerbahçe bir maç daha yaptı. Sonra ben yeni 2 kitaba daha başladım. Yeni bir müzik keşfettim. Ve kimsenin dolduramayacağı boşluklarım var artık.

Bu durumdan kurtulmam gerek. Seri ve acilen hem de.

Nasılını bilmiyorum ama şu an olsa aşırı iyi olur onu biliyorum.

Çay içelim çay.

Hayırlı cumalar


25 Şubat 2025 Salı

Cevapsız Sorular..

 


Selamun aleyküm

Nasıl oluyor, bir gün insan bir anda günlerce yaşadığı duygudan çıkmış olarak uyanıyor? Yani benim bildiğim güncel bir hokus-pokus olayı yok. Sihirli değnekler de yeterince aktif değil.

O zaman nasıl oluyor arkadaş birileri bana anlatsın, nasıl bir anda bütün dünyayı dize getirebilecek bir duygu, bütün dünyayla beraber insanı terk edip gidebiliyor? Pat diye mi gece zifiri karanlığa gömülüyor? Yoo, e olay ne o halde? Bilenler varsa anlatsınlar, Allah rızası için.

Bu sorular bununla sınırlı kalmayacak bu arada.

Mesela nasıl oluyor da insan gerçekten bir şeyleri kendinden daha önde tutabiliyor? Mutsuz insan, kimi mutlu edebilir? Benim bildiğim çünkü mutluluk ve mutsuzluk böyle etrafındakilere yayılır. Her şeye sirayet eder. Mutlu insanın yetiştirdiği çiçek, yaptığı yemek, içtiği su dahi fark eder mutsuz insandan. Hem etrafına hem kendine karşı ilk sorumluluğu insanın mutlu olmaktır. Eee bunun olayı ne?

Kendini fedakar zanneden insanlar, mutluluklarınızı feda ettiğinizi düşünürken hangi korkunun altına sığınıyorsunuz? Beni yine öğlen öğlen sinirlendirdiniz he..

Devam edelim. Hadi bakalım buna nasıl cevap vereceksiniz; neden sizi en çok önemseyenleri, en güzel açan çiçekleri, en güzel parlayan rengi, en ince düşüneni, en güçlü görüneni, en incitmeyeni ve mütemadiyen en çok seveni hep seveni bu kadar kolay harcıyorsunuz? Size diyorum ve ben bütün bunlardan evet alnımın akıyla muafım. Yere düşen yaprağa dahi hürmet ederim. Beni bir seveni ben 10 severim. O yüzden sorunun muhataplarına sormak istiyorum; neden lan neden? Niye insanlara kalpleri yok gibi davranıyorsunuz? Neden çiçekleri güzel açıyorlar diye koparıyorsunuz? Niye renkleri solduruyorsunuz?

Kötü müsünüz, bu kadar çok mu kötüsünüz? Evet. Öylesiniz.

Hadi bize yaptınız, anlarım. Ulan kendinize nasıl yapıyorsunuz bunu? Sizi bir daha kimse bu kadar sevmeyecek mesela nasıl kendinize bunu yapıyorsunuz?

Buna da cevap verirseniz yeni sorular soracağım.

İlk defa bir yazım neticeye ulaşsın istiyorum. İlk defa bağzı soruların cevapları olsun diye neredeyse sorulara yalvarıyorum. Allah’ım ne olur bu soruların cevaplarını bize ulaştır. Çünkü biz biraz yorulduk. Biz biraz kırıldık Allah’ım.

Çünkü çiçekler solunca, renkler kuruyunca, gözden keder yaşı akınca, kalp kırılınca kayboluyoruz. Ve toparlanmak için tutunduğumuz dallara ümit besliyoruz. Yörüngeden çıkınca hangi gezegenin uydusu olduğumuzu şaşırıyoruz.

Bir de anlatamayıp, konuşamadığımızda, Allah’ım Sen’in ceza vermenden korktuğumuz için biz bağzen kendimize çok ceza veriyoruz. Sanki biz ceza verirsek Sen daha çok merhamet edermişsin, bizi affedermişsin gibi kendi canımızı öyle bir acıtıyoruz ki eğer acının silahı olsa bizi öldürür.

Allah’ım. Seni çok seviyoruz. Ama üzgünüz biraz ya.

Nehlet şeytana.

19 Şubat 2025 Çarşamba

Ne Bulduysam Yazdım..

 


İnsan bağzı geceler bağzı kararlar alıyor. Öyle plansız, kıldan ince kılıçtan keskin.. insanın bazen bir gecede eti kemiğinden ayrılıyor.

Bu gece bir jilet sızısı var avuçlarımda. Oysa 1 haftadır bambaşka şeyler yazmayı planlıyordum buraya. Diyecektim ki en çok gizlediklerimi en çok göz önüne koyuyorum ki kimse onları irdelemesin.

Diyecektim ki avuçlarımda tuttum ben kendimle ilgili sırları, sonra götürüp bir saksıya diktim. Toprak serptim, su döktüm, güneşin önüne koydum.

Neler diyecektim daha neler hem de. Fakat şimdi kalbimdeki bu ağırlık izin vermiyor işte.

Ama Allah'ım hiç yapamıyorum. Ben çok beceriksiz bir kulum. İstikrar sağlayamıyorum bazen, bazen çok içime çekiliyor bazen de çok dışıma dökülüyorum. Sonra da bazenler çoğalıyor bazen.

Hem kimsenin haberi de olmuyor içimdekilerden ve en çok göz önünde kalan en çok gizlediklerimden.

Dışımdakiler zaten Allah'a emanet.

Allah'ım kul olma beceriksizliğimi affet. Ben bana verdiğin akıl nimetinden işime geldiği kadarıyla istifade ediyorum bazen.

Ve yine bazenler çoğalıyor bazen.

Bu satırları bir gecede yazmaya başlamadım. Fakat ne önemi var ki bütün bunların.

Sırların açığa çıktığı gecenin bir saatinde işte söylüyorum; her şey akılla kıymetli bu dünyada. Bunu hakikaten tüm samimiyetimle söylüyorum. Akılsız vicdan dahi ahmaklık sayılabilir.

Akıl sözlüğü yazılmalı acil.

Dilin kemiği yok ya, gönül dilinin de öyle. Daldan dala yürüdüğüm bu gece de böyle oluversin aman. Amanlar da çoğalsın biraz ne olacak.

Hem kimseye bir şeyleri açıklama veya anlatma sözü vermedik ki ne olacak yani içimizden geldiği gibi konuşuyorsak?

Gecelerle başladığım yazıyı bitirememiş ve bir gündüzün ortasında devam ediyor bulunmaktayım. Fonda Homayoun Shajarian var ki onlar da iyi ki var bu arada. Yoksa bağzen yine kendimi anlatmak için konuşmak zorunda kalacaktım.

Başlarken sızı ile başlamıştım, şimdi geldiğim yerde kalp ritmim bozuk ilerliyorum. Ve Allah şahidim olsun depresyonda değilim.

Ama daha fazla da iteklemeyeceğim, bu yazı biraz bitsin artık. Konuşmak istediğiniz varsa şimdi konuşun siz de. Ya da hep beraber suskunluğun kalesine sığınalım. Konuşanı tekmeleriz.

Bay