Siz hiç, hiçbir şeye hakkınız yok gibi hissettiniz mi?
Geceden düştünüz mü?
Gökyüzünüz kırıldı mı hiç?
Sizin hiç kalbinizi sıktılar mı? Muhakkak düğümlenmiştir harfler
boğazınızda. Şimdi değilse bile bir gün mutlaka..
Peki, hiç o harfler dağ olup yıkıldılar mı üstünüze?
Tufan olup yok ettiler mi içinizi?
Hiç küf kokusu sızlattı mı yüreğinizi?
Hiç ıhlamura yemin ettiniz mi? Bütün uçurumlarınız hep aynı yola
çıktı mı?
Ya hu siz hiç göz kapaklarınızın arasında sıkışanların
uykusuzluğunu çektiniz mi?
Olmuş olsun.. Lütfen yeryüzünde bütün bunları tek başına yaşamasın
kimse. Empatiden bahsetmiyorum. Bildiğin düpedüz bir kişi düşmemiş olsun
damdan.
Bağzı imtihanlar bireysel olmasın. En az 2 kişi aynı imtihandan
sınanmış olsun.
Bu gece ne olur güneş aniden doğsun. Ve uykularımızı çalanlar ne
olur geri versin.
Ne olur ya bu gece kimse kâbus görmesin. Sıçrayarak uyanmasın.
Kalbi vücuduna ağır gelmesin kimsenin ya da ruhu bedenine fazla gelmesin..
Melankoliyi sevmeyenlere selam olsun. Savunacağım. Kimsesiz kalmış
yetim cümleleri savunacağım. Hem de sıfır hukuk bilgimle. Ve yargılandığında o
cümleleri yetim bırakanlar, önce oturup ağlayacak sonra lokma dağıtacağım..
Sevgili Gece Güneşim, benim sevgili Leyl-i Yar'im..
Altından nice sular akıttığımız köprüden çiçekler dökelim suya.
Belli mi olur, bir çiçek belki tutunur hayata..
Saat 03.52 ve ben yine kafamı taşıyamıyorum.
İki gün önce başladım bu yazıya, başladı da bitemedi. Bağzı şeyler
biraz böyle oluyor işte hayatta. Mesela 28 Şubat’tayız.
Güneş doğsun diye yalvardığım o geceye güneş doğdu ve ben de
gördüm o güneşi. Üstünden 2 gün de geçti. Fenerbahçe bir maç daha yaptı. Sonra ben
yeni 2 kitaba daha başladım. Yeni bir müzik keşfettim. Ve kimsenin
dolduramayacağı boşluklarım var artık.
Bu durumdan kurtulmam gerek. Seri ve acilen hem de.
Nasılını bilmiyorum ama şu an olsa aşırı iyi olur onu biliyorum.
Çay içelim çay.
Hayırlı cumalar