Az evvel bir şarkı tuttum kendime; ‘Gülay’dan Cesaretin Var
mı Aşk’a?’ geldi. ‘Yok’ dedim hiç düşünmeden. İkinci bir defa daha düşünmedim.
Yok çünkü. Çünkü cesaretle olmaz Aşk işi.
Ve zaten ‘hop ben
geldim hadi aşık olayım' diye de olmuyor..
Aşk’ı kimse seçemez,
Aşk istediğini seçer..
Yağmurun yağması gibi, maruz kalırsın. Güneşli bir günde hem
de. Ağustos ortasında mesela. Hiç beklemediğin bir anda. Fakat kalp bilir,
tanır çünkü yaratılırken onunla yaratılmıştır. Aşk’sız insan gelmez aslında
dünyaya.
Ama konumuz bunlar değil, çünkü gerçekten adını söylemek
istemiyorum Lavinia, çünkü lambada titremiyor ateş Mihriban, çünkü ne ben de
şair değilim. İnşaallah da olmam. Çünkü neden olayım ki?
Fark edildiği üzere ben farklı bir dünyaya geçiş yaptım yazı
içerisinde. Araya biraz mesafe girdi. O şarkı üstüne birçok parça değişti.
Kapattığım sosyal medya uygulamalarımı açtım. Kalbim Nurgül’ümle mesajlaştım.
Şimdi gidip çay alacağım mesela ve yine değişecek dilim
biliyorum.
Ki dediğim gibi oldu da. Çay aldım evet, uykum var. Ve ben
bu yazıyı bitiremeyeceğim gibi geliyor şu an.
Ama olmuyor, dönüp dolaşıyorum ve yine aynı satırların
yörüngesinde buluyorum kendimi. Sanki bugün bütün yollar aynı yere çıkıyor.
Sanki garip bütün diller aynı şeyi söylüyor, sanki herkesin
bir ismi var ve hep aynı ismi söylüyor.
Çarşamba pazarından daha karışık olan bu kafamın içi bana ne
yapmaya çalışıyor? Evet, bugün Salı ve ben Salı’ları hiç sevmem.
Sanki Salı günleri yaşamak yerine boş boş tavana bakmak daha
makul gibi. Ama olmuyor işte, benim için eksiltmiyorlar bir günü. Bazen böyledir
ama. O yüzden hiçbir şey bazen çok çabayı hak etmiyor. Olmayacak şeylerle
savaşmanın, mücadele etmenin çok anlamı yok.
Bugün bitecek ve yarın belki bugünün biraz tekrarı olacak. Yarın
da bir şarkı seçeceğim ve onun gündemindeki Aşk cesaretle eşleşmeyecek.
Bildiğim az ve bilmediğim çok şey var. Bunu tevazudan
söylemiyorum üstelik. İltifatları sevmediğim gibi gereksiz tevazuyu da sevmem. Çünkü
ne olduğumu ve ne olmadığımı biliyorum.
Bildiğim şeyler içindeyse benim hiçbir zaman Aşk’a
cesaretimin olmayışı olacak.
Bu yüzden bu günü kapatalım. Bir şarkı daha seçip, kahverenginin
bir tonu olan bir akşamüstü hep beraber niyet edip eyleyip bir şairin sözüne
uyalım. Hadi hep beraber ansızın bir akşamüstü yorulalım.
Hep beraber yorulursak belki hep beraber bir yolunu da
buluruz. Çünkü tek başına yorulmak çok zor oluyor.
Nereden biliyorsun diye sormayın. Sormazsınız biliyorum ama
yeltenmeyin de.
Hadi bu yazıyı bitirelim. Başladığımız gibi bitmesin. Bizi içine
çekip ummanlara sürüklemesin.
Salı gibi bitirelim. Gri bir İstanbul Salı’sı.
Bitti.