İnsan ağlar, günahlarından tövbe
etmek için oturduğunda seccadenin başına. Yahut ağlar sevdiği birini yolcu
ettiğinde.
Gülme sebeplerinden hep daha
fazladır ağlama sebepleri. Mutluluktan bile ağlar mesela insan biliyorum.
Gider ağlar.
Gelir ağlar.
Okur ağlar.
Yazar ağlar.
Okuyamaz ağlar.
Yazamaz, konuşamaz, susamaz
ağlar.
Hep ağlamak için vardır bir
sebep, insan doğduğunda bile dünyaya gözlerini ağlayarak açar.
Allah biliyor yarattığını. Çok ağlayacağını
bildiği için olsa gerek, gözyaşına bu denli kıymet vermesi. Yoksa bunca
ağlamanın ne anlamı kalırdı.
Ben de ağlıyorum. Hem de çok
ağlıyorum.
Ağlamayı, bilhassa başkalarının
yanında ağlamayı zayıflık zannettiğimden, çok güldüm boğazım düğüm düğümken.
Ağlama ihtimali verdiğim her
şeyden sessizce uzaklaştım. Gülerek uzaklaştım. Yavaş yavaş bazen, bazen de
koşarak uzaklaştım.
Ağlamaktan kaçmadım, ama kimse
bilmesin, sır kalsın gözyaşlarım diye, kaçarak ağladım.
Çünkü kimsenin görmediği
gözyaşlarına anlam verdim. Kıymet biçtim. Hazine dedim. Gözyaşlarımı sineme
bastım, bir tek kendime sakladım.
Sonra sonra, benim algımdaki
gücüm azaldı. Hükümdarlığım kendimde galiba sona eriyor. Güldüğüm her şeye olur
olmadık yerlerde ağlamaya başladım.
Bir şiiri bir dua gibi, yakararak
okuyup ağlayabilir insan.
Bir benzetmede ağlayabilir.
Bir koku duyar, ağlar.
Bir ses duyar, ağlar.
Ağlamalıdır da, çünkü bütün
bunlar içinde derin özlem ve hasretleri barındırır.
Ah bilsem ki ağlayarak bitecek
hasretim, gözyaşlarımı sayarım. Söyle kaç damlada biter hasretin?
Bunlara hep ağlanmalı işte.
Mo be se kameraları insanların
hata ve yanlışlarını bulmak için lambaların içine saklanırken, yürüyerek
yanından geçtiğinde, senin gözyaşlarını çekmesin diye başını öne eğme çabasına
insanın ağlanmalı. Hem de hıçkıra hıçkıra.
Sesi duyulmasın diye banyoda
elini yüzünü yıkama bahanesiyle yarım saat musluğu açık tutan insana ağlanmalı.
Hatta yanmalı.
Beşer şaşar, insan ağlar.
Çay içerken de ağlar insan, mesaj
okurken de.
Ağlamalıdır da.
Ben ağlıyorum mesela. Yaşadığımı
anlatırken de, yaşadığımı anlatamadığımda da ağlıyorum. Gülmek kadar çok
yakışıyor ağlamak biliyorum.
Bu aralar mesela, en çok Melike
Şahin dinliyor, onun şarkısı bittikten sonra ağlıyorum. Şarkıyla ağlayınca daha
sonra her dinlediğimde aklıma o zamanlar geldiğinden, artık şarkılara
sıçratmıyorum gözyaşlarımı.
Şarkılardan bile gizliyorum
gözyaşlarımı..
Derdim neyse..
Her neyse..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder