Söylemek istediklerim var hiçbir zaman
söylemeyeceklerim. İçimde yer edinen, içimde yaraya dönüşen ama hiçbir zaman
kelimelere dönüşmeyecek.
Anlatmak istiyorum bazen mesela. Kırgınlıklarımdan
söz etmek istiyorum, bazen sevinçlerimi, mutluluklarımı kelimelere dökmek
istiyorum. Bir kulağın duymasını bir gönlün dinlemesini.
“Boş ver” diyorum sonra hepsine. Sonra
hepsini, bütün içimdekileri bir “boş ver” e sıkıştırıyorum sessizce.
Yaralar var içimde, ne açanın
haberi var bu yaralardan ne yaranın. Varlar sessiz sakin kendi hallerinde. Yüksek
ihtimalle kalbim ya da ciğerlerim gibi kendilerini benim vücuduma ait bir organ
yahut bir parça zannediyorlar. Bu yüzden düşürmüyorlar kabuklarını.
Biliyorum, söylemek istediğim her
şey ama her şey hep içimde kalacaklar. Onları dile getirmeyeceğim hiçbir zaman
biliyorum. O kabuklar düşmeyecekler. Yaralar yara olduğunu değil bana ait
olduğunu düşünecekler.
Ben hepsine “boş ver” diyeceğim. Her
zaman yaptığım gibi, susup gülümseyeceğim.
Müzik dinleyecek, bazen
ağlayacağım, bazen yazacak bazen çizeceğim. Ama hiçbir zaman dile
getirmeyeceğim...