İzleyiciler

15 Temmuz 2025 Salı

Bağzı Bilinmesi Gerekenler..

İnsan bilmeli. Az konuşmalı çok bilmeli.

Konuşmayı,

Susmayı,

Sessizliği,

Sevmeyi,

Sevmemeyi.. evet sevmemeyi de bilmek gerek. Öyle paldır küldür sevmediklerimizin göz kapakları arasına eğer gece yarısı bir uykusuzluk hapsoluyorsa, insan sevmemeyi de bilmeli.

Gelmeyi,

Gitmeyi de bilmeli insan. Şimdi tüm bekleyenler belki kızacak bana fakat emin olun sevgili bekleyenler, bakın size sevgili diyorum gidenler geldiklerinde her şey iki katı oluyor. Korkular, kaygılar, tekrar gitme ihtimali, kabuslar, sevgi. İnsan gidenler geldiğinde yine gidecek korkusuyla sımsıkı sarılıyor. Her şey için kendini suçlayıp en çözümsüz şeylere dahi çözüm bularak sarılıyor.

Bu yüzden defolup gidenler için diyorum gitmeyi bilin. Kırmadan da gidilebilir. Ve edepli bir giden olun, bir daha dönmeyin. (Hepsi döner bu arada, halk arasında bu duruma sap döner keser döner at gibi giden it gibi döner sendromu denir) 

Şairin de dediği gibi küfrüm edebimi aştı bu gece.

Yukarda demek istediklerimin bağzılarını da sadece Nurgül anlayacak bunu da buraya yazayım..

Sonra insan neler bilmeli biliyor musunuz?

Uyumayı,

Uyanmayı,

Güne 'günaydın' demeyi,

Asaleti,

Zarafeti,

Nahifliği,

İnceliği ve bunun hem aptallık olmadığını hem de tamamen insanlığın en belirgin özelliklerinden biri olduğunu, 

Evinin önünü süpürmeyi,

Müzik dinlemeyi,

Şarkı söylemeyi,

İbadet etmeyi,

Ağlamayı,

Gülmeyi,

Boşvermeyi,

Boşunu vermeyi (bunu yazarken suratımda yarım bir tebessüm vardı. Çünkü boşvermek ve boşunu vermek arasında ince bir kırgınlık çizgisi vardır) 

Sonracıma neler bilinmeli? Yok mu artıran? Olmaz mı var var, bende neler var bugün.

İnsan bilmeli;

Sabretmeyi,

Tahammül etmeyi,

Vazgeçmeyi bunu çok iyi bilmeli, ama öyle böyle değil baya iyi bilmeli. Her sokak başında bir vazgeçme durağı olmalı. İnsan vazgeçmeyi bilmediğinde, kendinden geçiyor. Kendinden vazgeçenden de bahsetmek istemiyorum. 

Kıymet bilmeyi de bilmeli bu arada. Bu da önemli bilinmesi gerekenlerden. Çünkü kıymetini bilmediğimiz her şeyin yokluğuyla sınanırız. Bu şaşmaz bir kuraldır.

Affetmeyi ya affetmeyi bilmeli insan. N'olur herkese öğretilsin bu lütfen. Hepimi şu kelimenin önünde diz çöküp bir ömür öğrencisi olalım rica ediyorum. 
Çünkü biliyorum, insan hata yaptığında o hatasından ance affedildiğini bildiğinde dönebiliyor. Ve inanın affetmediğimiz her hata insanı eksiltiyor. Şimdi bize yapılan nasıl bizi eksiltebilir diyeceğiz. İnsan o hatanın yörüngesinden çıkmadıkça uykuları, iştahı, yaşam enerjisi çıtırdan kaçıyor. 'Lan ben bunu mu hak ettim?' İle 'beter olsun' arasında gidip gelmek şöyle dursun, hatayı yapan bizsek; affedilmek için şekilden şekile girip, konuyu habeş maymunu olarak kapatıyoruz.

Çok uzun cümle kurdum. Dönüp okumayacağım. Hatam varsa da uyarın, hatalarımdan utanacak değilim. Düzeltiriz..

Sakin başladığımız yazının, gazı nereden aldığını bilmeden saatte bilmem kaç km hızla değişik konulara evrilmesi beni de şok etmiyor değil. 

Fakat benim beynim böyle çalışıyor. 

Daldan dala atlarım.. ben de değişiğim.

Yazmayı da bilmeli insan bu arada. 

Çizmeyi de.. (bağzen altını ve bağzen yer yer sağnak bir şekilde üstünü) 

İnsan çok bilmeli. Az konuşmalı..

Haddini bilmeli mesela, kesin bilmeli. 

Büyükleriyle ve küçükleriyle cırlamadan konuşmayı.

Onu seven birini ayaklarının altında çiğnememesi gerektiğini iyi bilmeli. Muska niyetine boynunda taşımalı. Bu var ya insanı ölmeden cehennemin derelerinde yüzdürür..

Ve bilmeli insan kimse kimse için yaratılmadı.

Ve yine bilmeli kimsenin sonsuz bir sevgisi yok. Bağzı şeyler biticidir. 

Neyse başıma ağrı girdi yine yazarım bay