Eylül bitiyormuş.. Kübra öyle söyledi..
Dün akşama doğruydu, güneş henüz batmamıştı..
Kübra mesaj attı, ‘Sema abla eylül bitiyor’ dedi..
Eylül evet bitiyor.. Hazan başlıyor. Hazan ve hüzün ne
yakınlar birbirlerine..
‘yok mu?’ dedim kendime, ‘ömründen iki satır düşürmez misin
bu aya? Hiçbir şey olmasa Kübra hatırına..’
‘olmaz mı?’ dedim usulca, ‘hele Kübra hatırı girerse işin
içine..’
Mayıs ayının 17 sinde aldığım bir kitabın giriş sayfasına
Eylül ayının 27 sinde, Bağcılar meydanda şöyle bir not düşmüşüm; ‘ bir şeyin
değeri onu kaybettiğimiz anda veya anla alakalı değildir. Kaybettiğimizde yaşamış
olduğumuz bizimle alakalıdır. Altını nasıl doldurmak istersek dolduralım..’
Oldum olası her şeye, elimin altında ne varsa o an ona not
almayı sevmişimdir. İşte onlardan biri bu not da.
Ve son cümleyi tamamen; ‘aslında yazacağım başka şeyler de
var fakat şu an yerim dar.’ Demek için o şekilde yazdığıma da adım kadar
eminim..
Kaybetmek nedir? Herkese göre değişebilir belki..
Kimin neyi nasıl kaybettiği ya da kaybetmeye yüklediği anlam
da..
Ama kaybetmek hep bir geç kalmışlık, bir pişmanlık, birçok
keşke barındırır içinde.
Sanki insanın aklını devreye sokan o yokluk hissiymiş gibi.
Sanki sadece aklı da değil gönlünü de.
İnsanın kalbinin sızladığı an’dır kaybetmek. İsteyen istediğini
düşünsün, kaybetmeyi bilmeyenler kazanmanın nasıl bir haz olduğunu
anlamayanlardır benim yanımda.
Buradan Kübra’ya seslenmek istiyorum; ‘böyle bir yazı ile
içini karartmayı ben de istemezdim, eylül biraz böyle bende.. Eylül’den
bağımsız böyle. Tamamen Ekim’le alakalı. Ben en çok Ekim’de kaybettim çünkü.. Çocukluğumu
bu ayda kefenlediler. Üzerine toprağı atarlarken gözlerimin önünde, elim
kalbimde, boğazım düğümlenerek izledim. Şimdi o gözlerle Eylül’ün gidişini
izliyorum..’
İnsan sevince de, hüzne de, acıya da aynı gözlerle
bakabiliyormuş..
Gözlerimden öğrendim..
Hepsinde değişse de içindeki parıltısı, hepsine aynı gözle
baktım..
Şimdi Zerrin Özer arka fonda, ağlayarak ve gökyüzüne bakarak
‘şimdi uzaklardasın’ şarkısını söylüyor..
Her izlediğimde içime işleyen gözyaşlarıyla söylüyor. Kaybedenler
hep böyledir, bir yerlerden sanki kaybettikleri onu izliyor gibi gökyüzüne
gözlerini dikerler.
Acıyı, hüznü, sevinci, huzuru izledikleri gözleriyle..
Oysa çok mu zor, ömrümüzden bir keşke’yi kaldırarak,
kaybetmeden yaşamak? Zor demek ki..
Sonbahar..
Ve Kübra için sulayacağım bir çiçeğimi..
Kaybetmeden henüz yeşilliğini..
Bir söz düşüreceğim Eylül’e..
Hoşça kal Eylül..