Bir takım pişmanlıklar yaşadığım doğrudur. Bu kendime ait en
ağır itirafım.
Keşke’lerle empati yapıyorum. Pişman olacağımı bile bile
yaptıklarımın keşke’si beni yıkıyor.
Bazı şeyler artık hiç olmayacak.
Ve bazı şeyler artık hiç olmayacak.
Defalarca tekrarlıyorum aynı cümleyi. Çünkü biliyorum, ne
kadar pişman olursam o kadar az kalacak belki de..
Kendimce haklı sebeplerim yok, düpedüz hatalar bunlar.
Ve her şeyden özür dilerim. En çok kendimden.
Okuyan, duyan herkes şaşıracak belki de. Ama vicdanımdan,
kalbimde sakladıklarımdan kaçamıyorum.
Umudum yoktu. Melankoli değil bu, baya bildiğin yoktu
umudum. Oysa ben belki şu yeryüzünde en çok mucizeye inanan insanlardanımdır. Son
ana kadar bekleyenlerden..
Ama bu öyle bi umut ya da umutsuzluk değil.
İnsan bazen, sesinin Allah’a ulaşmadığını, ne yaparsa yapsın
görünmediğini hissedebiliyor. Bu herkesin başına gelen bir hadise değil
farkındayım..
Ama ben tam olarak kimsesiz kaldım. Belki de günaha, hataya
en yakın olduğum zamandı. Dönüşü olmayan bir yola girmeme ramak kalmıştı.
Az hasarla kapattık elhamdülillah. Ama bir keşke’miz kaldı
işte.
Ve bana varlığını hissettirenden, kalbimde açtığım bu yaraya
merhemini sürmesini bekliyorum.
Yazmasaydım ne olurdu?
Yazmasaydım çok şey olurdu..
Yazdım bir şey değişmedi, ama yazmasaydım değişirdi..
Buradan beni seven ve sevmeyenlere selam ederken,
tüm pişmanlıklarımın
tüm yalnızlıklarımın
tüm umutlarımın
tüm gözyaşlarımın
tüm kahkahalarımın
tüm arkadaşlarımın
tüm dostlarımın
ve kalemlerimin
ve defterlerimin
ardından müziğin
ardından günahlarımın huzunda..
özür diliyorum senden Kalbim.. Sana sürdüğüm bu keşke için
affet beni..
İnan bir ömür taşıyacağım izini asla izin vermeyeceğim bu
Keşke’nin iyileşmesine..
Sen affet beni. Ama bil, ben asla affetmeyeceğim kendimi..
Hoşça kal..