Turkuaz mavisiydi gök. Güneş
çoktan batmıştı ama maviydi işte gök, kızıl olması gerekmez miydi oysa? Ama gördüm maviydi…
Yalnızdım, hava hafif serin ama
bahar işte, yaza doğru gittiğimiz ne çok belli. Bugünlerde bir hallerdeyim
bende. Ya kırılacak bir parçam olmayacak kadar kırgınım ya da umursamaz biri
oldum. Bilmiyorum.
İçimle içimden kendi kendime
hayaller kuruyorum. Ama öyle gözlerim uzaklara dalarak değil, mesela yeni fark
ettim ben bir tek uyuyacağım zaman hayallere dalıyorum. Kendime masallar
okuyorum yani. Bir gün gerçekleşmesi için değil, sadece kendimi uyutmak için.
Turkuaz mavisinde geldiğim yere
bak: hayaller…
Bazen bence herkese oluyordur. Böyle
bir sızı hali, anlatayım mı anlatmalı mıyım bilmiyorum. İçimde dağlar kadar söz
var ama nedense konuşmak istememe arzusu ile birlikte.
Yorgunluktan mı ki?
Yalnızım…
Evet, genelde hep öyle olmuştur
zaten. Bazen hakkımda bir şeyler geliyor kulağıma, bazen sanki dünya oturuyor
omuzlarıma, bazen anlamsız sıkıntılar boğuyor beni. Önce sağıma, sonra soluma,
sonra önüme ve ardından arkama bakıyorum diyorum “işte yine başlıyoruz”
Bu şekilde ölüp gideceğim bu
dünyadan. İçimdekilerle gömecekler beni bir gün. Ne olacak sonra bilmiyorum. Aslında
çok merak ediyorum öldükten sonra ne oluyor? Yoo kabir de değil, oraya neyle
gidersem onu göreceğim ama dünya ne olacak?
Biliyorum ben ölünce dünya
ölmeyecek. O halde neden bu kadar omuzlarımda taşıyorum ben dünya hamalı mıyım?
Yorgunum aslında, içimde
yorgunum. Susup durduklarım ve konuştuklarımın yorgunum. Ve işte yıllarımın itirafı:
Çok Kırgınım…
Ne fark ediyor ki bir silah ya da
bir sözle insanı vurmak?
Ne ilginç…
Tek bir insanın sözü sizi bütün âleme
kapatabiliyor. Tek bir sözle herkese küstürebiliyor. Ne sözmüş mübarek sanki
bir bıçak canımı kesiyor.
Görüyorsun değil mi turkuaz
mavisi, senden başlayıp buralara kadar geldim. İşte böyle oluyor hep. Nereden nasıl
başladığımı bilmeden yola çıkıyor sonra öyle böyle yol alıyorum.
Doğru yanlış…
O değil de, içimde bir şey var
sanki bütün Sezen Aksu şarkıları genzime dolmuş, sanki nefes almamı
engelliyorlar gibi. Bir de burnumda ince bir sızı, onun ismi de; dokunsan
ağlarım.
Şu göz yaşını da hiç anlamış
değilim…
Neyse…